
Balkanlar’da eşkıya takibi ile başlayıp, Çanakkale Cephesi, Sina Cephesi, Filistin Cephesi ve İstiklal Harbi’nde bulunan Tahir Kumkale’nin askerlik hayatı 30 yıl 2 ay 15 gün sürmüştür ve bunun 11 yılı muharebelerde geçmiştir. Yarbay rütbesiyle emekli olan Tahir KUMKALE, Piyade Bölük Kumandanı olarak görev yaptığı Çanakkale Cephesi’ni şöyle anlatmıştır:
1914 yılı Kasım ayında İstanbul’da teşkil edilen 3’üncü Tümen, 39’uncu Piyade Alayı, 1’inci Piyade Taburu’na 2’nci Piyade Bölük Kumandanı olarak atandım. Tümen Kumandanı Alman Albay Nikolay, Alay Kumandanı Kaymakam Erenköylü Nurettin Bey idi. Tubura Binbaşı Ali Hafız Rıza Bey kumanda ediyordu. Ben katıldığımda Tümen Beylerbeyi sırtlarında ve her an için Çanakkale’ye harekete hazır bir vaziyette idi.
1915 Mart’ında Haydarpaşa’dan Gülcemal yolcu gemisi ile ve ‘Ey Gaziler yol göründü’ marşını bando çalarken ahalinin alkış ve gözyaşları arasında Çanakkale’ye müteveccihen hareket ettik. 3’üncü Tümen Çanakkale’den Kumkale bölgesine intikal etti. Taburuma, Kumkale’de Yeniköy bölgesinin savunması verilmişti.
25 Nisan 1915’te düşmanın ilk çıkarma bölgesi olan Çanakkale Anadolu yakası sahilinde sabaha karşı Fransızların ani ve baskın şeklindeki ve gemi toplarının yoğun bombardımanı himayesinde Kumkale’ye çıkarmaları dolayısıyla icra edilen bütün muharebelere bölüğüm ile katıldım. Çok çetin ve göğüs göğüse çetin bir savaştan sonra bizden çok üstün olan düşmanı denize döktük. Süngü süngüye yapılan amansız muharebe 25 Nisan akşamına kadar devam etti. Düşman gecenin karanlığından istifade ederek sağ kalabilen kuvvetleriyle perişan bir halde geri çekildi.
Bütün gün devam eden bu Kumkale Muharebesi’nde 3’ncü Tümen çok zayiat verdi. Subayların büyük bir kısmı şehit oldu. Bazı bölükler de komuta, çavuşlara kadar düştü. Ben de bu savaşta sağ el, sol el ve sol bacağımdan üç kurşun yarası aldım. Harp maluliyetim Kumkale Muharebesi’nde almış olduğum bu yaralar dolayasıyladır. Bu üç yara ile düşmanı denize dökünceye kadar bölüğümün sevk ve idaresine devam ettim.
Bölüğü, bölük üsteğmenine bırakarak tedavi için önce Çanakkale’ye oradan da Kilitbahir Seyyar Asker Hastanesi’ne nakil edildim. Tedavim burada yapılamayınca 27 Nisan’da yine Gülcemal Gemisi ile yalnız geceleri yol almak suretiyle 30 Nisan’da İstanbul’a ilk Çanakkale gazileri olarak vasıl olduk. 1 Mayıs 1915 öğleden sonra Sarayburnu’nda sahile çıkarıldık. Büyük bir istikbal ile karşılandık. Üstü açık faytonlarla Taksim’deki Fransız Hastanesi’ne getirildik. Sabahtan beri Çanakkale gazilerini alkışlamak için yollara dökülen İstanbul halkının büyük tezahüratına ve sevgi gösterisine şahit olduk. Kalabalıktan ilerleyemedik. Bu arada balkonlardan çiçek yağmuruna tutulduk.
Fransız
kurşunu ile yaralandım. Kaderin bir cilvesi yine Fransız Hastanesi’nde 5 aylık
bir tedaviden sonra Harp mahlülü oldum. Buna rağmen ısrarlı talebim üzerine
yeniden Kumkale’ye bölüğümün başına döndüm. [1]
[1] Gazilerin Dilinden Çanakkale, haz. Gülcan Tezcan, Yarımada Yayınları, İstanbul, 2007, s.100-101