Salı , Şubat 11 2025

ÇANAKKALE SAVAŞLARI’NIN SONUÇLARI

Yayına Hazırlayan: Büşra ADIYAMAN

ÇANAKKALE SAVAŞLARI’NIN SONUÇLARI

Birinci Dünya Savaşı; devletlerin bloklaşması sonucu ortaya çıkan sömürgeleşmenin getirdiği ulusal ve milli kimliklerini korumak anlayışıyla patlak vermiştir. Ek olarak 1789 Fransız İhtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik akımından etkilenen milletler, Sanayi İnkılabı ve artan sömürgecilik savaşı tetikleyen başlıca unsurlardan olmuştur. 28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan veliahdının ve eşinin bir suikast sonucu öldürülmesiyle savaş resmiyet kazanmıştır. Osmanlı Devleti’nin İngiltere, Fransa, Bulgaristan gibi ülkelerle gerçekleştirdiği başarısız müzakereler sonucunda 2 Ağustos 1914’te Osmanlı-Almanya arasında bir antlaşma imzalanmıştır. İmzalanan bu antlaşmanın ardından ise Osmanlı Hükümeti ülkede genel seferberlik ilan etmiştir. Osmanlı’nın Almanya ile 2 Ağustos’ta yapmış olduğu ittifak anlaşması ile İngiltere ve Fransa’nın Rusya’ya yardım edebilecekleri en kestirme yol kapanmıştır. Ayrıca Osmanlı’nın Doğu Cephesi’nde Rusya ile gerçekleştirmiş olduğu mücadelesinde sırasında Batı’da yeni bir cephenin açılması demek Osmanlı kuvvetlerinin tek bir noktaya yığılmasını engellemek anlamına geliyordu. Böylece Rusya Doğu Cephesi’nde Osmanlı kuvvetlerine karşı daha uygun şartlarda savaşabilecekti. Olası bir zafer karşısında Rusya ile doğrudan irtibat kurulabilecek ve Rusya’nın ihtiyaç duyduğu silah ve malzeme sevkiyatı gerçekleşebilecekti. Böylece patlak veren Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale Cephesi’nin açılma sebepleri şöyle sıralanabilir:

  1. Türk Ordusu’nu iki cepheye bölmek.
  2. Boğazlar yoluyla Rusya’ya gidiş gelişi sağlayıp gereken hammadde ihtiyacını karşılamak.
  3. İhracat yapamamak yüzünden can çekişen ve Rusya’da büyük kaygılar uyandıran Rus ticaretini yeniden canlandırır.
  4. İstanbul’u işgal etmek ya da kendi topraklarına katmak.
  5. Balkan devletlerini kendi yanlarına çekmek.

İngiliz Harbiye Nazırı Lord Kitchener, Osmanlı Devleti’ni en kolay yoldan savaş dışı bırakabilmek için aynı zamanda İstanbul’a ulaşabilmek gayesiyle Çanakkale’ye bir askerî harekât düzenlenmesinin gerektiği fikrini ortaya atmıştır. 23 Kasım 1914 tarihinde yapılan kabine toplantısında Bahriye Nazırı Churchill Çanakkale’ye taarruzun gerekçelerini sıraladı. Mısır’ın muhafazası ve Süveyş Kanalı’nın güvence altına alınması baş faktörlerden biriydi. Çanakkale Boğazı’na taarruz fikri ilk olarak, 25 Kasım 1914 tarihinde yapılan Savaş Konseyi’nde ortaya atılmıştır. Savaş Konseyi’nde Churchill, Süveyş Kanalı ve Mısır’daki İngiliz nüfuzunu korumak için Osmanlı Devleti’ni sıkıntıya sokacak bir bölgeden tehdit etmenin gerekli olduğunu söylemiştir. Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale Boğazı bu saldırının en iyi bölge olduğu konuşulmuştur.  Bu fikir Savaş Bakanı Lord Kitchener tarafından uygun görülmüş olsa da o günkü koşullar sebebiyle diğer cephelere yoğunluk verilmek istenmesi fikri daha ağır basmıştır. Bu toplantı Fransa, Avrupa Cephesi’nden kuvvet çekilmesine kesinlikle karşı çıkmıştır. Özellikle Batı’da Almanya ile yapılan savaşta Fransa’nın burada yığınak yapmış olması Çanakkale üzerine bir harekât düzenlenmesini imkânsız kılmıştır.

Ocak ayında yapılan ikici toplantıda Çanakkale Boğazı’na denizden bir çıkarma yapılması görüşü ağırlık kazanmıştır. Toplantıda Çanakkale’ye yapılacak harekât için üç farklı görüş hâkimdi. İlk görüş, yalnız donanma ile Boğaz’ı zorlamak ve geçmek, ikinci seçenek Kara ve Deniz Kuvvetleri ile müşterek bir harekât yapmak ve son görüş ise donanmanın ateş desteğinde sadece Kara Kuvvetleri ile taarruzî bir harekâta girişmektir. Churchil’in düşüncesi, donanmanın tek başına Çanakkale Boğazı’nı geçebileceği yönündeydi. Kurmay Başkan Amiral Fisher ise bunun için çok fazla kuvvet gerekeceğini düşünüyordu. Bu sebeple böyle bir harekâtın yapılmamasını istiyordu. 1914 Ağustos ayından beri Çanakkale Boğazı’nı abluka altında tutan Akdeniz Filosu komutanı Koramiral Carden, “Ancak çok sayıda geminin katıldığı bir harekâtla Çanakkale’nin aşılabileceğini” düşünüyordu. Yine Amiral Henry Jackson, donanmanın Boğaz tahkimatına vereceği hasar sonrasında kesin başarının Gelibolu Yarımadası’na yapılacak bir çıkarma ile desteklenmesi ve İstanbul’un Kara Kuvvetleri ile işgal edilmesi gerektiğini dile getiriyordu. Amiral, donanmanın Marmara’ya girse bile Boğaz’ın iki yakasını ele geçirmedikçe amaca tam ulaşılamayacağını söylüyordu. Savaş Konseyi’nde yapılan görüşmelerin sonucunda Churcill’in fikri kabul edilerek, Boğaz’ın donanma ile zorlanması fikri kabul edilmiştir. Buna göre Amiral Carden’den Doğu Akdeniz Filosu’nu Marmara’ya sokmak için plan hazırlaması istenmiştir. Amiral Carden, 11 Ocak 1915 tarihinde sunduğu rapor 4 aşamada planlanmıştır. Bu doğrultuda İtilaf Kuvvetleri, 19 Şubat 1915’ten itibaren Çanakkale Cephesi’ne yönelik harekâtı başlamıştır. 18 Mart 1915 tarihinde gerçekleşen Boğaz Muharebeleri ardından 25 Nisan günü kara muharebeleri başlamış, 9 Ocak 1916 tarihinde İtilaf Devletleri’nin muharebedeki nihai mağlubiyeti kesinleşmiştir.

Tahliye kararı alan İtilaf Kuvvetleri, 7 Ocak 1916’da Seddülbahir’deki 35.000 kişilik kuvveti gece yarısı yapılan tahliye ile 19.000 kişilik bir kuvvete indirmiştir. Yine 7-8 Ocak 1916’da 2.300 insan, 9 top ve 1.000’e yakın hayvanı tahliye ederek kalan diğer birliklerin tahliyesini son geceye bırakmıştır. Tarihler 9 Ocak 1916’yı gösterdiğinde İtilaf Kuvvetleri, Gelibolu Yarımadası’ndan tamamen tahliye edilmiştir. Ancak arkalarında da birçok mühimmat bırakmak zorunda kalmıştır. Tahliye ettikleri kuvvet sayısı 200.000 üzerindeydi, Çanakkale Muharebeleri boyunca yaklaşık 300.000’e yakın zayiat vermiştir. Türk tarafının zayiat sayısı ise kayıtlara 213.882 olarak geçmiştir. Şehit sayısında net bir sayı olmasa da 50.000 civarında Türk askerinin şehit olduğu kayıtlara geçmiştir. Türk tarafının kazandığı bu Çanakkale Zaferi’nden saf dışı kalmasıyla birlikte devlet birkaç yıl daha ayakta kalmış ve diğer şehirlerin işgal edilmesini engellemiştir. “Hasta Adam” olarak adlandırılan bu devlet yıllar öncesinde yaşadığı Balkan Harbi’nden sonra üstüne ağır bir kasvet gibi düşen umutsuzluğu, utancı ve ezikliği üstünden atmayı başarmıştır.  

Emellerini yerine getiremeyen İtilaf Kuvvetleri, 9 Ocak 1916’da tamamen Gelibolu’dan ayrılmıştır. Müttefik birlikler donanımlı teçhizatları, güçlü donanmaları ve Türklerden fazla olan birlik sayılarıyla Gelibolu’ya gelirken başarılı olacaklarından oldukça eminlerdi ancak hiç beklemedikleri bir mağlubiyet almışlardı. Çanakkale Zaferi, Rusya ile İşgalci Devletlerin irtibat kurmalarını ve hammaddenin ulaşmasını engelleyerek bir kıtlık oluşmasına neden olmuştur. Aynı zamanda Rusya’da Çarlık Sistemi yıkılmış ve Bolşevik İhtilali gibi daha birçok ihtilal yaşanmasıyla ülkenin de savaştan çekilmesini sağlamıştır. Çarlık Sistemi’nin uzun yıllardır hayalini kurduğu sıcak denizlere inip boğazlara hâkim olma isteği de böylelikle son bulmuştur.

SSCB’de iç savaş sürerken, Avrupa’nın en zengin, en lüks şehirlerinde bile kolera, tifo, raşitizm berberi vb. hastalıklarla Kızılhaç Örgütü mücadele içerisine girmiştir. Ekonomi çökmüş ve sömürge imparatorlukları da yıkılmıştır. Savaş sonunda kurulan Milletler Cemiyeti Örgütü dünyasal barışın korunması ve silahsızlaştırılma ve savaş hukuku için Cenevre Sözleşmelerinin uluslararası hukuk tarafından yazılı hale getirilmesini sağlamıştır. Almanya’nın önceden Fransa ile imzaladığı 1919 Versay Antlaşması ile Fransa’ya ağır savaş tazminatları ödemesi sonucunda yaşadığı ekonomik çöküntü 1929 ekonomik krize yol açmıştır. Böylece savaşın kısa süreceğini düşünen devletler, savaşın 2 yıl daha uzamasıyla ve ödedikleri ağır bedeller ile tüm planları alt üst olmuştur. 

Muharebeler sırasında Boğazlar bir süre giriş ve çıkışa kapatılırken dünya ticareti de uzun süre bir duraksama yaşamıştır. Yaşanan bu ihtilaller sonucunda Avrupa’daki toplumlar iki ideolojik topluma ayrıldığı gibi ikili bloklaşma da yaşanmıştır. Eğer tahmin ettikleri şekilde Rusya ile iletişim kurabilseler ve yardım ulaştırabilselerdi, kuzeyden Rus saldırıları akın akın gelmeye devam edecekti. Avrupa devletleri, Çanakkale Zaferi’nden sonra Avrupa’da sahip oldukları özgüvenlerini, kültürel üstünlüklerini ve önemli statülerini kaybetmişlerdi. Almanya, statü olarak önlerine geçmiş ve uzun bir süre eski güçlerini yakalamakta zorluk çekmiştir. Anadolu’yu işgal planında büyük bir başarısızlık yaşadıklarını gören Londra’daki muhafazakârlar artık Churcill’e güvenemeyeceklerini idrak etmiştir. Bunun üzerine Churcill istifa ederek Fransa’ya dönmüştür.

İngiliz ile Fransızların bir diğer amacı, Balkan devletlerini yanına çekmekti. Ancak tahmin ettikleri gibi olmamış, Türk’ün zaferi bu amaçlarının önüne geçmiştir. Aynı zamanda Bulgaristan’ın İttifak Devletleri’nin yanına girmesiyle birlikte Yunanistan’ın tarafsızlık politikasını sorunsuz devam ettirebilmesini sağlamıştır.

Çanakkale’nin geçilemeyeceğini anlayan İngiltere Hükümeti, Japonya’dan Çanakkale’ye asker yollama baskısını arttırmış ancak bu durum ülkenin askeri yönden siyasi ve prestijini oldukça olumsuz etkilemiştir. Çanakkale Zaferi, Anzaklar başta olmak üzere birçok yabancı milletin hürriyetlerine kavuşmak için adım atmalarına vesile olduğu gibi bu da dünyanın siyasi haritasının büyük oranda değişmesine vesile olacaktır. Avustralya Başbakanı John Howard ile Yeni Zelanda Başbakanı Helen Clark, törene katılan İngiliz kraliyet ailesinin temsilcisi Galler Prensi Charles’a “Biz doksan yıl önce neden buradaydık?” sorusunu diplomatik bir şekilde sormuştur.

“Anzakların ise ulusal bilincini filizlendirmiştir. Nereye geldiklerini, neden savaştıklarını ve hatta ne uğruna öldüklerini dahi bilmeyen milletler bu savaşta Mehmetçiğin haklı mücadelesinin farkına varmıştır.”

Avustralya Gazi İşleri Bakanı Warren Snowdon, Anzakların çok kararlı ve cesur bir düşmanla karşılaştığını belirterek:

“Bu kanlı ve kazanılmaz savaş bizi kim olduğumuzu anlamamızda, milli kimliğimizi oluşturmamızda belirli olmuştur.” demiştir. Böylelikle Anzaklar başta olmak üzere birçok ulusun bağımsızlıklarını kazanmalarında büyük bir payı olmuştur.

Çanakkale Cephesi’nde İngiltere ve Fransa’nın yarım milyona yakın askeri kuvvet kullanması ve cephede verilen kayıplar, hastalıklar, mevsim şartları savaşın seyrini büyük bir ölçüde değiştirmiştir. Savaş 2 yıl daha uzarken Almanya’nın direniş gücü artmış, İngiltere ve Fransa’nın çok fazla birlik tüketmesinden dolayı direniş gücü zayıflamıştır. Savaş devam ederken yaklaşık 600.000 yabancı ve 400.000 Türk askeri cephede tutulmuştur. Çanakkale Cephesi’nde toprağa verilen değerli bilim insanları, Cumhuriyet Dönemi’nde etkilerini yoğun bir şekilde göstermiştir. Ayrıca siper savaşlarında verilen kayıplar, moral ve motivasyonu derinden sarsmıştır. Cephede yer alan askerlerin psikolojik sorunlar yaşadığı için ve savaşta vefat eden Türk askerlerinin toplumda erkek gücü azaltmış, nüfusta büyük değişiklikler yaşanmıştır. Sivil halk ne kadar cephede olmasa bile savaş yüzünden derdinden yara alıp, manevi, fiziksel ve toplumsal olarak toparlanmaları uzun yıllar almıştır. Ayrıca kullanılan yeni savaş stratejileri sebebiyle, orduların insan gücü kullanımı azalmasından dolayısıyla ekonomik çöküntüye maruz kalınmıştır.

Türk askerlerinin, Çanakkale Cephesi’nden önce yaşadığı “Balkan Utancı” yüzünden moral ve motivasyonu düşüktü. Başlangıçta Müttefik Kuvvetlere nazaran güçsüz konumda olan Türk askeri, yaşadıkları bu zafer ile kendilerine güvenleri gelmiş ve cesareti artmıştır. Kaybettikleri itibarı ve halkın güvenini geri kazandıkları gibi Millî Mücadele ruhunun, birlik ve beraberliğin oluşmasını sağlamıştır. Bununla birlikte İttihat ve Terakki’nin yönetimde kalma süresini uzatmıştır. Türklerin kendine gelen güvenleri ve cesaretleriyle birlikte “Çılgın Türkler” toplumda baş gösterip, Kurtuluş Savaşı’ndaki ruhun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Tarihten silinmeyecek Türk Zaferleri elde edilmiş ve aynı zamanda Çanakkale Savaşları, Türk halkına Mustafa Kemal’i kazandırmıştır. Bu muharebeler sonucunda Mustafa Kemal’in halkın arasında tanınırlığı ve sevgisi artmıştır. Böylelikle kendisine bir lider arayan Türk halkına, Çanakkale bir lider çıkarmıştır. Halk tarafından tanınırlığı artan Mustafa Kemal, sağlık sorunları yüzünden cepheden ayrılırken gittiği Edirne’de “Anafartalar Kahramanı” pankartlarıyla karşılanmıştır. Ayrıca Urfa’da bir çeşme yoluna “Mustafa Kemal’in Yolu” adı verilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın üst rütbeli komutan kadrosu da Çanakkale Zaferi’nin önemli rol oynamıştır.

KAYNAKÇA
Ahmet Altıntaş, Çanakkale İngiliz Orduları Başkomutanı Ian Hamilton’un Çanakkale Savaşları Raporu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yayınları, Çanakkale, 1999.

Cemal Avcı, Çanakkale Savaşı’nın Sonuçları ve Milli Mücadele’ye Etkileri.

Harp Akademileri Komutanlığı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, 100’üncü Yılında Çanakkale Zaferi Sempozyumu, İstanbul, 2015.

Hülya Toker, Mustafa Toker, Çanakkale Muharebeleri Kronolojisi, Alfa Yayınları, İstanbul, 2015.

İsmet Görgülü, Kurtarıcının Doğduğu Yer Çanakkale, Türk Barolar Birliği Yayınevi, Ankara, 2014.

Mehmet Kıbıl, Çanakkale Muharebelerinde İngiliz Askeri İstihbarat Raporları, Yeditepe Üniversitesi II. Uluslararası Türk Kültürü ve Tarihi Sempozyumu, 2018.

T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale Cephesi V. Cilt III. Genelkurmay Basımevi, Ankara, 2012.


Ayrıca Kontrol Et

ÇANAKKALE MERKEZ HASTANESİ’NİN BOMBALANMASI

Yayına Hazırlayan: Ömer GÖN Her savaşta olduğu gibi cephede bir tarafın öldürmeye çalışması ve cephe …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.