1890 yılında Eceabat’ın Beşyol Köyü’nde doğan Hüseyin KÜREK, Balkan Harbi, Çanakkale Cephesi, Galiçya Cephesi ve Arabistan Cephesi’nde düşmanla çarpışmıştır. 11 sene askerlik yapan 91 yaşındaki Hüseyin KÜREK, Çanakkale Cephesi’nde Arıburnu’nda görev almıştır ve anılarını şöyle anlatmıştır:
İkinci harbim… Arıburnu’ndaydı. 27’nci Alay’daydım.
Düşman çıkarsa diye Arıburnu sahillerine tel örgüler çekmiştik o gece. Düşman gemilerden elektrik sıkıyordu üstümüze… ‘Ne yapıyorlar?’ diye bizi görüyorlardı. Ama bize bir şey yapmadı gavur. Bir de sabah duyuyoruz Arıburnu’na asker çıkarmışlar.
Bizi Kilye’ye doğru çektiler. Kocadere’ye. Düşman oralardan da çıkarsa diye. Biz oralarda üç gün cepheye girmedik. Üç gün sonra cepheye aldılar bizi. Cepheye giderken yaralıların arasından geçiyoruz. Cepheye gidiyoruz. Ağır yaralıların boynuna bir kâğıt asmışlar. Yaralılar:
-‘Hadi arkadaşlar… Ya yetişirsiniz. Ya yetişemezsiniz.’ Diyorlar.
Girdik cepheye, gavurla süngü süngüye. Allah… Allah… Allah… Öyle günler gösterme Yarabbim. Her akşam yatarken duam bu. Balkan Harbi’nde bir arkadaşımız vardı. Sol omzundan yaralanmıştı. Arıburnu’nda da aynı yerinden tekrar yaralandı düşman kurşunu ile. Arıburnu’nda dokuz ay harp yaptım. Her gün hücum, her gün hücum.
Atatürk’ü görmedim, yalnız o zaman arkadaşlardan; ‘Askere çok iyi davrandığını, fedakâr olduğunu, askerlere çok değer verdiğini’ duyardım. Fakat, görmedim.
Düşman Arıburnu’nda 45’lik topları insanlara attı. Kalelere atılacak topları insanlara attı. En dehşetli harp bu dedik.
Arıburnu’ndan sonra Avusturya’ya gittik iki
fırka…[1]
[1]Cahit Önder, 7 Cephenin Gazileri Anlatıyor, Nesa Ofset Matbaacılık, İzmir, 2005, s.110