26-30 Nisan 1915 Kıyı Muharebeleri

Nurşah Gökçe Çakı tarafından yayına hazırlandı.


26 Nisan günü, ilk günün şiddetli mücadelelerine kıyasla daha sakin geçti. Mücadeleler daha çok mevzii çarpışmaları şeklinde gelişti. Ancak günün ilk saatlerinden beri kendilerinden sayıca ve teknik bakımdan üstün olan düşman kolordusu karşısında mücadele eden ve gece vakti de taarruzları sürdüren 19. Tümen birlikleri -başta bütün cephenin yükünü taşıyan 27. Alay ve 57. Alay birlikleri olmak üzere- çok zayiat vermiş ve yorgun düşmüştü. Özellikle subay kaybı büyük önem taşımaktaydı. Çünkü birliklerin sevk ve idaresinin zayıflamasına sebep oluyordu. Tümenin elinde yeteri kadar takviye birliği yoktu ve 77. Alay’ın dağılıp elden çıkması da işleri iyice zorlaştırmıştı. Düşmanın gerçekleştireceği güçlü bir taarruzdan çekiniliyordu. Bu yüzden 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey (Atatürk), anılarında 26 Nisan gününü ‘‘en sıkıntılı gün ve en uygunsuz durum’’[1] olarak değerlendirmiştir.

            Geceleyin Kanlısırt’tan çekilen 27. Alay 1. Tabur birlikleri, Edirne Sırtı güneyinde Karayürek Deresi’nin doğusuna yerleşmişti.[2] Kanlısırt’ın elden çıkmasıyla Kırmızısırt’ta bulunan 1. Tabur’un Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi komutasındaki 2. Bölüğü ile makineli tüfek bölüğü ileride kalmış ve tehlikeli duruma düşmüşlerdi. Burada tutunmaları mümkün olmadığı için Adana Sırtı’nın güneyine çekildiler.[3] Bu olayları öğrenen Mustafa Kemal Bey, tümen ihtiyatı olan 72. Alay ve Suyatağı’ndaki Dağ Bataryası’nı[4] bölgeye yönlendirerek sol kanatta 27. Alay’ı takviye etti. 3. Kolordu’ya çok zayiat verdiğini ve takviye kuvvete ihtiyacı olduğunu bildirdi. Düşmanın bölgeye iyice yerleşmeden ve takviye alıp güçlenmeden denize dökülmesi gerekiyordu. Bu yüzden günün ilk saatlerinde Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin Bey’i (Çalışlar) Kolordu Komutanlığı karargâhının bulunduğu Maltepe’ye gönderdi. Ancak Esat Paşa’nın da elinde kuvvet yoktu. 5. Ordu’dan vaat edilen takviye birlikleri bölgeye yetişene kadar mevzilerin korunmasını ve dağılan birliklerin toplanmasını emretti. 15. Kolordu’ya bağlı 3. Tümen’den Binbaşı Servet Bey (Yurdatapan) komutasındaki 64. Alay ile 11. Tümen’den Yarbay Ahmet Şevki Bey komutasındaki 33. Alay’ın[5] tümen emrine verilmek üzere hareket ettirildiğini bildirdi. 7. Topçu Alayı’na bağlı 3. Dağ Taburu bölgeye gönderilerek Kemalyeri civarındaki sırtlarda mevzilendirildi.[6] Önceki gün düşmandan geri alınan dağ bataryasının üç topu da 165 Rakımlı Tepe’ye yerleştirilerek orada bulunan diğer bir topuyla beraber ateşe hazır hale getirildi. Maydos’ta bulunan 77. Alay’ın 3. Taburu bölgeye getirilerek sağ kanatta 57. Alay takviye edildi. ‘‘Arazi yapısı nedeniyle dağ topları Arıburnu Cephesi’ne ve sahra topları da Seddülbahir Cephesi’ne gönderilmekteydi.’’[7]

            Anzak tarafı da yeni güne oldukça endişeli bir halde başlamıştı. Türk birliklerinin Kanlısırt’tan çekilerek yarattığı boşluğu doldurmayıp gece boyu tahkimat yapmakla uğraşan birlikler, bu avantajı değerlendiremedi.[8] Arıburnu’nun dar bir kıyı kesimine karışık şekilde yığılmış olup önceki günün şiddetli çarpışmalarının şaşkınlığını atlatmaya çalışan askerler ile olası bir tahliyeyi tartışacak kadar moral kaybı yaşayan ve planladıkları hedeflerden uzak kalan komuta kademesinin en büyük korkusu, Türk tarafının taze kuvvetlerle güçlü bir saldırı gerçekleştirmesiydi. Korktukları olmadı.

            Sabahleyin düşman donanması özellikle 57. Alay cephesi üzerinde şiddetli bombardıman gerçekleştirdi. Bunu düşman piyadesinin taarruzu takip etti. Ağırlık noktası Düztepe olan taarruz Conkbayırı’nı ele geçirmek amacıyla başladı. Bir ara donanma ateşinden etkilenen birliklerin geri çekilmesi ve komşu birliklerin de onlara uymasıyla tehlikeli bir hal oluştu.[9] Ancak Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey, birliklerini toplayarak çözülmelerini engelledi. Güçlü direnişle karşılanan düşman taarruzu, yaklaşık 1 saat içinde kırıldı. Anzak birlikleri, Kılıçbayırı’nı ele geçirmeyi başardı. Öğleden sonra 27. Alay birliklerine karşı Kanlısırt ve Kırmızısırt üzerinden şiddetli makineli tüfek ateşiyle desteklenen bir düşman taarruzu gerçekleştirildi. İhtiyatı olmayan 27. Alay birlikleri, dağılan 77. Alay yerine 72. Alay’dan iki bölük ile takviye edildi ve 165 Rakımlı Tepe ile Kemalyeri civarında bulunan topların ateşi de bu bölgeye yöneltildi.[10] Aynı zamanda Maydos önünde bulunan Barbaros ve Turgutreis zırhlılarının aşırtma atışları da bu bölgeye yönlendirildi.[11] Böylece düşman saldırısı gelişme gösteremeden geri püskürtüldü. Anzak birlikleri, Kanlısırt’ın batı yamaçlarına geri çekildi.[12] Binbaşı Mehmet Münir Bey komutasındaki 72. Alay birlikleri, düşman kuvvetini Karayürek Deresi’nde durdurdu. 26 Nisan günü ve gecesi, bu çarpışmaların dışında, Yarbay Saip Bey komutasındaki 77. Alay’ın dağılan birliklerinin toplanması ve tahkimat faaliyetleriyle geçti.

            5. Ordu Komutanı Müşir Liman von Sanders Paşa, 26 Nisan gününü yine Saros Körfezi’nde gösteriş çıkarması harekâtlarını izleyerek geçirmiş, en sonunda buranın çıkarma bölgesi olmadığına kanaat getirip buradaki kuvvetlerin komutasını Kurmay Başkanı Yarbay Kazım Bey’e (İnanç) bırakarak asıl çarpışmaların yaşandığı bölgeye gitmeye karar vermişti. Kendisiyle birlikte bölgede bekleyen 7. Tümen ile 5. Tümen’in Maydos’a yollanmasını emretti.[13]

            26 Nisan günü biterken 19. Tümen birliklerinin mevcudu 10.000’in biraz üzerinde ve Anzak birliklerinin sayısı da yaklaşık 20.000 kadardı.[14] 19. Tümen’in 26 Nisan günü sona erdiğinde Arıburnu Cephesi’ndeki durumu şu şekildeydi:

‘‘57. Alay (bir tabur fazla) Düztepe-Topbayırı-İncebayır çizgisinde yerleşmiş olarak Conkbayırı yönünü tıkamakta,

27. Alay (bir tabur eksik) Edirne Sırtı-Karayürek Deresi doğu sırtları çizgisinde olup Maltepe-Eceabat yönünü tıkamakta,

27. Alay 2. Tabur (1,5 bölük eksik) Kabatepe ve dolaylarındaki kıyılarda gözetleme görevinde,

72. Alay (bir tabur eksik) Albayrak Sırtı’ndaki düşmanı baskı altında tutmakta,

72. Alay 3. Tabur iki bölüğüyle Azmakdere-Ece Limanı bölgesini örtmekte,

72. Alay 3. Tabur’un iki bölüğü Tümen ihtiyatı olarak Conkbayırı’nda,

Tümen topçuları kuzeyde Suyatağı ve 165 Rakımlı Tepe ile Kemalyeri sırtlarında olmak üzere Topçular Sırtı uzanımının doğu yamacına mevzilenmiş halde. Ayrıca Kabatepe’de bir hafif batarya ve Palamutluk Sırtı’nda bir obüs bataryası bulunmakta.

Tümen Karargâhı, Kemalyeri’nde kurulmuştu.’’[15]

            Mustafa Kemal Bey, emrine gönderilen taze kuvvetlerle birlikte 27 Nisan günü bütün tümen cephesinde bir taarruz yapılmasına karar verdi. Başkomutanlık ile Ordu Komutanlığı da düşmanın karaya iyice yerleşmeden bir an önce denize dökülmesini istiyordu; buna yönelik taarruzlara sıcak bakmaktaydı. 64. Alay, kuzey tarafta sağ kanatta 57. Alay’ın yanında ve 33. Alay da güney tarafta sol kanatta 27. Alay ile 72. Alay arasında taarruz etmek üzere cepheye sürüldü. İki gündür çarpışmakta olup yorulan ve çok zayiat veren birlikleri canlandırmak adına taze birlikler birinci hatta görev alacaktı. Plana göre ‘‘yarım ay şeklindeki düşman mevzilerine 57. Alay ve 64. Alay kuzeyden ve Haintepe doğrultusunda taarruz edecek; 27. Alay, 33. Alay ve 72. Alay da Kanlısırt’ı kavramış olarak burayı tamamen koparıp çıkarma noktasında birleşeceklerdi.’’[16]

            Ulaşım olanaklarının yetersizliği, 64. ve 33. Alayların cepheye intikallerini geciktirdi ve bu da sağ kanat birliklerinin taarruzunun geç başlamasına sebep oldu. Saat 07.30 sıralarında merkez ve sol kanatta taarruz başladı. 33. Alay henüz cepheye ulaşamamıştı. 57. Alay da ilerlemeye başladı ve 64. Alay’ın beraberinde 19. Tümen Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin Bey (Çalışlar) olduğu halde cepheye yetişmesiyle sağ kanat birliklerinin saldırısı 10.00 sıralarında gelişti. Düşman donanma ve makineli tüfek ateşi şiddetlendi. Özellikle sağ kanat birlikleri üzerine yoğunlaştı. Bu yüzden gün içinde bazı duraksamalar olsa da taarruzlar devam ettirildi. Sol kanatta özellikle Yarbay Şefik Bey (Aker) komutasındaki 27. Alay’ın taarruzları şiddetle gelişmekte ve birlikler başarıyla ilerlemekteydi. Düşman birlikleri saat 09.00’a kadar Kanlısırt ve Kırmızısırt hattından atılmıştı. Bazı Anzak birliklerinin teslim olmaya çalıştığı görüldü. Saat 15.00 civarında Kemalyeri güneyine ulaşan 33. Alay yürüyüşüne devam ederek akşam 18.30 civarında nihayet cepheye yetişti ve buradaki muharebelere katıldı. 72. Alay ve 77. Alay komutanları Binbaşı Mehmet Münir Bey ile Binbaşı Saip Bey’den gelen raporlara göre cepheleri son derece tehlikeli vaziyetteydi. Ancak muharebeye devam etmeleri ve düzeni sağlamaları emredildi. ‘’72. ve 77. Alay kumandanlarından daima feryatla karışık raporlar alıyordum. Hâlbuki ben bizzat görüyordum ki, büyük tehlike içinde olan bunların karşısındaki düşmandı.[17]’ Sağ kanat birlikleri de düşmanı, Cesarettepe ve Bombasırtı güney yamaçlarına kadar sürdü.[18] Kılıçbayırı birkaç kez el değiştirse de sonunda kontrol sağlandı. Birlikler aynı zamanda Yüksektepe ve Kömürkapı Deresi’ne kadar ulaşmış ancak daha fazla ilerleyememişlerdir.[19] Turgutreis zırhlısı, Eceabat önünden yaptığı aşırtma atışlarıyla taarruzlara büyük destek verdi. Akşam olduğunda Türk birlikleri, Anzak birliklerini, Albayrak Sırtı’ndan Kılıçbayırı’na kadar hilal şeklinde çevirmişlerdi. 27. Alay, 57. Alay ve 72. Alay’ın zayiatlarının yaklaşık %30-40 civarında olduğu tespit edildi.

Mustafa Kemal Bey, düşman donanma ateşinin etkisini azaltmak ve düşman birliklerini iyice toparlanmadan geri sürmek amacıyla gece taarruzlara devam edilmesine karar verdi. Saat 21.00 civarında tüm cephelerde taarruz başladı. Birlikler bazı ilerlemeler kaydetseler de gece karanlığında kontrolün zorlaşması, düşman makineli tüfek ateşi ve yorgunluğun da etkisiyle saldırılar giderek zayıfladı. Sağ kanat hücumları başta başarılı olsa da gittikçe yavaşladı. Sol kanat hücumları sonuç vermedi. Birlikler birbirine girmeye başladı ve sabah karışıklık baş gösterdi. Sabah saatlerinde taarruzlar durduruldu. Mustafa Kemal Bey, vaziyeti 3. Kolordu’ya bildirerek ihtiyat kuvveti gönderilmesini istedi. Esat Paşa’nın da elinde kuvvet yoktu ve birliklerin bulundukları hatta tahkimat yaparak savunmaya geçmesi emredildi.[20]

27 Nisan günü ve gecesinde gerçekleşen muharebeler sonucunda 28 Nisan sabahına gelindiğinde oluşturulan hatlar, çok küçük dalgalanmalar haricinde savaş boyunca pek değişmeyerek aynı kalmıştır. Bu hat, kuzeyde (sağ kanat) Cesarettepe’den başlayarak Bombasırtı – Kırmızısırt – Kanlısırt çizgisinde devam edip güneyde (sol kanat) Albayrak Sırtı’nda sona eriyordu. Devam eden süreçte her iki taraf birlikleri de mevzi muharebelerine tutuşacak ve savaş siper muharebesine dönüşecektir. Birlikler toprağa gömülerek siperlerini tahkim etmeye uğraşacaklar ve özellikle 1 Mayıs taarruzunu müteakip karşılıklı siperleri ele geçirmek amacıyla farklı savaş tekniklerini kullanmaya başlayacaklardır.

28 Nisan günü, küçük mevzii çarpışmaları ile geçti. Sabah saatlerindeki durum şu şekildeydi: Düşman birlikleri Merkeztepe ve Yükseksırt’ın güneyle sahile dönük kısımlarında Kömürkapı Deresi içinde yamaçlara tutunmuş vaziyette ve Türk birlikleri de Cesarettepe’de, Karayürek Deresi’ne hâkim tepelerde ve Edirnesırtı, Kırmızısırt ile Kanlısırt’ta bulunmaktaydı.[21] İstanbul’dan yola çıkarılan 16. Tümen’e bağlı Yarbay Abdürrezzak Bey[22] komutasındaki 125. Alay birlikleri sabah saatlerinde bölgeye ulaşmaya başladı ve 19. Tümen emrine verildi. Öğleden sonra Kemalyeri’nde muharebelere katıldı.[23] Mustafa Kemal Bey, birliklerin sayısının artması sebebiyle emir komutayı şu şekilde düzenlemiştir: Sağ Kanat Kuvvetleri’ni 57. Alay Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey kumandası altında, 57. ve 64. Alaylar ile 72. Alay’dan 3. Tabur oluşturmakta. Merkez Kuvvetleri’ni 27. Alay Komutanı Yarbay Şefik Bey kumandası altında, 27. Alay ile 33. Alay’dan bir tabur oluşturmakta. Sol Kanat Kuvvetleri’ni 33. Alay Komutanı Yarbay Şevki Bey kumandası altında, 33., 72., 77. Alaylar ile 125. Alay 1. Tabur oluşturmakta.[24]

28 Nisan günü muharebelere Türk tarafında 57. Alay (3 tabur), 72. Alay (3 tabur), 77. Alay (2 tabur), 64. Alay (2 tabur), 33. Alay (3 tabur), 27. Alay (2 tabur), 125. Alay (1 tabur) birlikleri ve 19. Tümen’den 1 dağ bataryası ile 2 sahra bataryası, 9. Tümen’den 2 dağ bataryası, 7. Tümen’den 2 dağ bataryası, Müstahkem Mevki Komutanlığı’ndan 1 obüs bataryası ile 1 karışık batarya katılmıştır.[25] Anzak tarafında ise muharebelere 1. Avustralya Tümeni (3 tugay, 12 tabur), 2. Avustralya – Yeni Zelanda Tümeni (8 tabur), Seylan Piyade Kıtası (1 tabur) ve çeşitli çap ve cinsten oluşan topları olan 15 batarya ile ve 2. İngiliz Filosu’nun (artı olarak 3. Filo’dan gelen takviye muharebe gemileri) desteğiyle beraber katılmıştır. Bu durumda, 28 Nisan günü bölgede Türk tarafı 16 tabur ve 9 batarya (36 top) ile muharebelere iştirak etmiştir. Anzak tarafı ise 21 tabur ve 15 batarya ile ve buna ek olarak 255 namluluk filo desteğiyle muharebe etmiştir.[26]

İtilaf komuta kademesi de Kraliyet Deniz Piyade Tümeni’nden 1 tugay ile (4 tabur) Anzak birliklerini takviye etmeye kara verdi ve sabah saatlerinden itibaren bu birlik karaya çıkarılmaya başlandı.[27] Düşman birliklerinin durumu son derece sıkıntılıydı. Birçok bakımdan üstün olmalarına rağmen hedeflerinden uzakta kalmışlardı. Hâkim noktalar genellikle Türk kuvvetlerinin elindeydi ve kalabalık Anzak birlikleri yaklaşık 3 kilometrekarelik bir sahada ve kıyıdan yaklaşık 1200 metre derinlikte bir alanda barınmak zorundaydı.[28] Artık amaçları, bulundukları mevziiyi korumak ve Seddülbahir’deki birliklerine yardım etmek için mümkün olduğunca çok sayıda Türk birliğini buraya çekmekti. Özellikle Merkeztepe’nin elden çıkmaması gerekiyordu. Bu şartlarda Düztepe’ye doğru bir taarruz gerçekleştirdiler ancak saldırı 57. Alay’a bağlı birlikler tarafından püskürtüldü. Boyun noktasına yapılan saldırı da kolayca kırıldı. Kanlısırt ve Kırmızısırt üzerinden gerçekleştirilen diğer bir taarruz tehlikeli şekilde gelişse de bölgeye yetiştirilen 125. Alay’a bağlı 1. Tabur ile takviye edilen Türk birlikleri saldırıyı püskürttü.[29]

28 Nisan günü 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 5. Ordu Komutanlığı’na ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya bir rapor gönderdi. Esat Paşa, bu raporda, üç gündür bölgede muharebe etmekte olan birliklerin yorgun olduğunu, subay zayiatının yüksek olduğunu, parça parça gönderilen takviye birliklerinin yetersiz olduğunu ve etkin bir taarruz gerçekleştirilebilmesi için kolordunun elinde toplu bir tümen bulunması gerektiğini belirtiyordu. Başkomutan Vekili Enver Paşa aynı gün içerisinde dönüş yaparak takviye kuvvetlerinin gönderilmeye başlanacağını bildirdi. 15. Tümen’in, Esat Paşa’nın emrine verilmek üzere, İstanbul’dan gemiyle sevkine başlandı ve 5. Ordu Komutanlığı’na telgrafla bildirildi. Aynı zamanda 5. Ordu Komutanlığınca 5. Tümen’in güneye kaydırılmasına karar verildi.[30]

29 Nisan günü de mevziilerin tahkimiyle ve birlikler ile iaşenin düzenlenmesiyle geçti. Özellikle 72., 77. ve 33. Alaylarda görülen firarlar ile ilgilenildi. Önceki gün önlem olarak 3 firari asker kurşuna dizilmişti.[31] 125. Alay, tümen ihtiyatı olarak Kemalyeri gerisine alındı. 5. Tümen’e bağlı birlikler sabah saatlerinden itibaren güneye doğru harekete başladı. 29 Nisan sabahı teftiş için birliklerinin yanına gittiğinde yaralı bir askeri ateş sahasından uzaklaştırmaya çalışan sıhhiye erlerine yardım ederken göğsüne isabet eden kurşunla yaralanan 33. Alay Komutanı Yarbay Şevki Bey şehit düştü ve alayın komutasını Binbaşı Rüştü Bey vekâleten üstlendi.[32] Günün en önemli olayı ise düşman filosunun Maydos’u (Eceabat) bombalamasıydı. Bu kasabada seyyar hastaneler bulunmaktaydı ve yaralılar tedavi edilmekteydi. Kasaba, muharebe alanının dışında kalmakla birlikte bombardıman gerektirecek stratejik bir önem taşımıyordu. İçinde esir alınan İngiliz askerlerinin de bulunduğu birçok yaralı bu bombardıman yüzünden hayatını kaybetti. Kasabada çıkan yangın sonucunda binalar yıkıldı ve birçok iaşe malzemesi ziyan oldu. Kabatepe önlerindeki Lord Nelson muharebe gemisi de Çanakkale’yi aşırtma ateşleri ile bombardıman etti ve sebep olduğu yangınlar 2 gün boyunca devam etti.[33]

İstanbul’dan yola çıkarılan 15. Tümen’in Seddülbahir Bölgesi’nde kullanılması kararlaştırıldı. Arıburnu Bölgesi’nde ise buraya kaydırılan 5. Tümen kullanılacaktı. Yarbay Hasan Basri Bey komutasındaki 5. Tümen’e bağlı Yarbay Ali Rıfat Bey komutasındaki 14. Alay ve Yarbay İbrahim Şükrü Bey komutasındaki 15. Alay 30 Nisan’da ve Yarbay Ali Rıza Bey komutasındaki 13. Alay da 1 Mayıs’ta Arıburnu’na ulaşmış olacak ve bölgedeki tüm kuvvetler 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey’in emri altında toplanacaktı. Başkomutanlık, 5. Ordu Komutanlığı, 3. Kolordu Komutanlığı ve 19. Tümen Komutanlığı, düşmanın iyice yerleşmesine fırsat vermeden denize dökülmesi için bir taarruz gerektiği konusunda hemfikirdi. Mustafa Kemal Bey, gelmekte olan taze kuvvetlerle beraber 1 Mayıs günü tüm cephede bir taarruz gerçekleştirmeye karar verdi. 30 Nisan günü bu taarruzun hazırlıkları ile geçti.

KAYNAKÇA

Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Harp Tarihi Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1978

Mustafa Kemal Atatürk, Arıburnu Muharebeleri Raporu, yay.haz. İsmail Çakmak, Kopernik Kitap, 2018

Mehmet Kıbıl, Çıkarmadan Tahliyeye Arıburnu Anafartalar Muharebeleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2017

Gürsel Göncü ve Şahin Aldoğan, Çanakkale Savaşı: Siperin Ardı Vatan: Türk Cephesinden 1915 Deniz ve Kara Muharebeleri, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2018

Edward J. Erickson, Gelibolu Osmanlı Harekâtı, çev. Orhan Düz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015

Muzaffer Albayrak ve Tuncay Yılmazer, Sorularla Çanakkale Savaşı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2016

Vahdettin Engin ve Muzaffer Albayrak, Tarihin Akışını Değiştiren Savaş: Çanakkale 1915, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2016

Nuri Balcı, Çanakkale Savaşı; Deniz, Kara Savaşları ve Cephe Gerisi 1915, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2018

Mehmet Kıbıl, Çanakkale Savaşı’nda Arıburnu Muharebeleri, Yüksek Lisans Tezi, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul, 2016

Murat Karataş, 27. Alay Harp Ceridesi, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Bahar-Güz 2008, s.1-14

Naim Babüroğlu, Çanakkale Muharebeleri’nde Osmanlı ve Alman Komutanlarının Askeri Planları ve Alınan Sonuçlar, Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya, 2016

Yücel Özkorucu, Arıburnu Muharebeleri – 7 (Emirler – Vukuat Raporları), canakkalemuharebeleri1915.com, 2015


[1] Mustafa Kemal Atatürk, Arıburnu Muharebeleri Raporu, yay.haz. İsmail Çakmak, Kopernik Kitap, 2018, s.74

[2] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Harp Tarihi Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1978, s.126

[3] Murat Karataş, 27. Alay Harp Ceridesi, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Bahar-Güz 2008, s.12

[4]Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.127

[5] Edward J. Erickson, Gelibolu Osmanlı Harekâtı, çev. Orhan Düz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015, s.90

[6] Atatürk, a.g.e., s.74

[7] Mehmet Kıbıl, Çıkarmadan Tahliyeye Arıburnu Anafartalar Muharebeleri, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2017, s.127

[8] Gürsel Göncü ve Şahin Aldoğan, Çanakkale Savaşı: Siperin Ardı Vatan Türk Cephesinden 1915 Deniz ve Kara Muharebeleri, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2018, s.81

[9], Kıbıl, a.g.e., s.133

[10] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.129

[11] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.130

[12] Mehmet Kıbıl, Çanakkale Savaşı’nda Arıburnu Muharebeleri, Yüksek Lisans Tezi, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul, 2016, s.141

[13] Liman Paşa, iki gün boyunca Saros-Bolayır bölgesinde gösteriş çıkarması hareketlerini izleyerek ve ısrarla gelmeye devam eden yardım isteklerine karşılık vermeyip burada iki tümenlik birliği bekleterek Türk birliklerinin (Seddülbahir’de 9. Tümen ve Arıburnu’nda 19. Tümen; her ikisi de 3. Kolordu’ya bağlıdır)  uzun süre takviye almadan muharebe etmesine sebep olmuştur.

[14] Göncü ve Aldoğan, a.g.e., s.81

[15] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.131

[16] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.133

[17] Atatürk, a.g.e., s.79

[18] Kıbıl, a.g.e., s.137

[19] Atatürk, a.g.e, s.79

[20] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.142

[21] Atatürk, a.g.e., s.88

[22] Albay Akbarlas

[23] Kıbıl, a.g.e., s.147

[24] Kıbıl, a.g.t., s.153

[25] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.142

[26] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.144

[27] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.146

[28] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.145

[29] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.146

[30] Erickson, a.g.e., s.94

[31] Kıbıl, a.g.e., s.148

[32] Yücel Özkorucu, Arıburnu Muharebeleri – 7 (Emirler – Vukuat Raporları), canakkalemuharebeleri1915.com, 2015

[33] Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, V. Cilt, Çanakkale Cephesi, 2. Kitap, s.151

Ayrıca Kontrol Et

ÇANAKKALE MERKEZ HASTANESİ’NİN BOMBALANMASI

Yayına Hazırlayan: Ömer GÖN Her savaşta olduğu gibi cephede bir tarafın öldürmeye çalışması ve cephe …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.