Teğmen Mucip’in Defter’inden:
“Yüzbaşım, Topçular Sırtı üzerinden iki yerinden yaralandı. Ayrılırken bölüğün emir ve komutasını bana bıraktı. O dakikadan itibaren 27. Alay’ın 2.Bölük kumandanı oldum.. Artık ölmek ve öldürmek elle tutulacak kadar yakın. Erlerimiz pervasız ve kıvrak atışlarla sırtın en elverişli yerine çabucak yerleştiler. Yüz altmış silahla düşmana ani bir baskın yapmayı başarmıştık. Onlar karşı koymaya imkan bulamadan yere yuvarlanmaya başlamışlardı. Kaçmak isteyenler de bu akıbetten kurtulamıyorlardı.. Düşman saflarında bozgunluk zamanlarında mahsus kahramanlar da belirmeye başlamıştı. Birkaç subay ve er, ölümü hiçe sayarak durumu düzeltmeye çalışıyordu… Çok geçmeden birbiri ardınca meydana çıkan yeni kuvvetlerle cephesini düzelten düşman, şiddetli atışlarla hatlarımıza zarar vermeye başlamıştı.
Sağımızdan solumuzdan yükselen iniltiler tüfek sesleri arasında boğuluyor, şehit olan erlerimizin metanetle ve ibadet edercesine hayattan ayrılışları çevrelerine saygı ve intikam telkin ediyor, yaralılar geriye doğru giderken gözyaşlarını tutamıyorlardı. Dakikalar ilerledikçe mücadele bütün manasıyla dehşet ve ehemmiyet kazanıyordu.. Tabur Kumandanın gittikçe sararan yüzünden, kuvveti kaybolan bakışlarından bir mana çıkarmak istiyordum. Fazla düşünmeme hacet kalmadı. Sol kolunun haki kumaşı yavaş yavaş kızlaşmaya ve parmaklarının ucuna doğru kan damlaları birikmeye başlamıştı.
-Yaralandınız Binbaşım! Dedim.
-Yeni değil, Bölük’e giderken yolda oldu, diye cevap verdi.
-Sıhhiye, sıhhiye ! diye seslendim. Tabur kumandanı hemen elini dudaklarına götürdü
– Sus dedi asker duymamalı!
Tabur kumandanı her an biraz daha halsiz, dermansız düşmekteydi. Nihayet sargı yerine götürülmesi zaruri olduğunda, hiç unutmayacağım şu emri verdi;
‘Size mümkün olduğu kadar süratle takviye göndermeye çalışacağım. Fakat hiçbir takviye almasınız da bulunduğunuz yerden katiyen geri çekilmeyeceksiniz. Geriyeancak bir haberci gönderebilirsiniz, o da hepinizin burada şerefle savaşarak şehit olduğunu bildirmek için.’
Saat öğleden sonra üçe yaklaşıyor. Tabur kumandanından aldığımız emir tam olarak yerine getirmeye çalışıyoruz. Avcı hatlarımız çok seyreldi. 160 tüfekten ateş en ancak 50 kadar kaldı.”
Baha Vefa KARATAY, Mehmetçik ve Anzaklar. Ankara: İş Bankası Yayınları,1987.