Pazartesi , Ocak 20 2025

IAN HAMİLTON (1853-1947)

Hazırlayan: Onur KUŞKU

Çanakkale Harbi’nin başkahramanlarından birinin daha hayatını sizlerle buluşturuyoruz. 15 Mart 1915 tarihinde Toulon Limanı’ndan zafer temennileriyle Çanakkale’ye gelen Akdeniz Kuvvetleri Başkomutanı Ian Hamilton, Çanakkale Cephesi’nden ayrıldığı günü defterine şu cümleleri yazmıştı: “Türkleri yeteri kadar geri püskürtüp Gelibolu Yarımadası’nda yaşayacak bir yer sağlamak çabamıza rağmen, bugün bir Rum köylünün yaptığı kulübemden ayrılmak zorunda kalıyordum. Hem de ters bir yönde…”

Ian Standish Monteith Hamilton 16 Ocak 1853 tarihinde Yunanistan’ın Korfu Adası’nda doğdu. Hamilton, Gordon İskoç Alayında görev yapan babası Christian Monteith Hamilton’un Hint birliklerinden oluşan alayın komutanlığına getirilmesi üzerine ailesi ile birlikte Hindistan’a yerleşti. Kısa süreli olacak Hindistan yaşamının ardından İskoçya’ya geri dönen Hamilton, çocukluk döneminin belirli bir kısmını İskoçya’nın Argyllshire kasabasında geçirdi. Hamilton, kardeşi Vereker’in doğumu esnasında annesi Corinna’yı kaybetti. Yaşanan bu trajik olay karşısında ruhen içine kapanan Hamilton, yaşadığı buhranı atlatmakta güçlük çekti.

Ian Hamilton eğitimine Cheam[1] ve Surrey[2] kentlerinde bulunan okullarda başlamış ve daha sonra Berkshire[3] kentindeki Wellington Koleji’nden mezun olarak akademi öncesi eğitimlerini tamamlamıştır. Wellington Koleji’nden mezun olduktan sonra hayalini kurduğu askerlik mesleğinin peşinden gitmek için harekete geçmiştir. Hamilton, babasının isteği üzerine Alman askeri disiplininden faydalanması için Prusya’ya karşı savaşmış olan Hannoverli[4] General von Damimers’in yanına gönderilmiştir. Burada bulunduğu süre zarfında askerlik mesleğinde kullanabileceği pratik bilgiler elde etmiş ve Almanca öğrenmiştir. Hamilton’un askeri eğitim hayatı, 1870 yılında Sandhurst[5] Askeri Akademisi’ne girmeye hak kazanması ile başlamıştır. Akademi’de geçirdiği ilk yılın ardından 1871’de Suffolk Alayı’nda piyade subayı olarak görev almıştır. Bu görevi çok uzun sürmemiş ve hemen ardından Hindistan’daki Gordon Alayı’nın 2’nci Taburu’nda görev almak üzere Hindistan’a hareket etmiştir. Hindistan, Hamilton’un yabancılık çekmediği bir ortamdır. Daha önce çocuk yaşta geldiği bu topraklarda, bölgedeki insanları tanımış ve bu kültüre ayak uydurmuştur. Yeniden geldiği Hint topraklarında ise İngiltere’nin politikalarını yakından takip etmiş ve Hintçe öğrenerek görev yerinden ayrılmıştır.

Askeri kariyeri hareketli geçen Hamilton, İngiliz Kraliyet Donanması’nın tüm dünyada etkisini devam ettirdiği bir dönemde anavatanına hizmet etmek için savaşlarda görevlendirilmiştir. Bu savaşlardan ilki 1878-1880 yılları arasında yaşanan II. İngiliz-Afgan savaşı olmuştur. Savaş, İngiliz ordusunun zaferi ile sonuçlanmış ve çok kısa bir süre sonra Hamilton, 1880-1881 yılları arasında yaşanan Birinci Boer Savaşı’na[6] katılmıştır. Savaşta bileğinden yaralanan Hamilton, neredeyse sol elini kullanamaz hale gelmiştir. Henüz yarası tam iyileşmeden Boer Savaşları içinde yer alan Majuba Savaşı’na[7] katılmış ve bu savaşta Boerler[8] tarafından esir alınmıştır. Ancak zaferi kazanan tarafın İngiltere olması sebebiyle serbest kalan Hamilton, yaralarının iyileşmesi ve yeni görev yerinin belirlenmesi için Londra’ya yola çıkmıştır.

Hamilton, İngiltere’ye döndüğünde kahraman ilan edilerek Kraliçe Victoria ile tanışma fırsatı yakalamıştır. Kahraman ilan edilmesi ve Kraliçe ile tanışması rütbe atlamasında etkili olmuş ve 1882 yılında yüzbaşı rütbesine terfi etmiştir. Hamilton’un bir sonraki görev yeri, Mısır olmuştur. 1884-1885 yılında Nil Seferi’ne katılan Hamilton, çok kısa bir süre içinde Binbaşı rütbesine terfi etmiştir. Bu dönemde askeri kariyeri hızlı bir ivme kazanan Hamilton, 1885-1887 yılında Burma[9]’da görev yapmaya başlamış ve burada bulunduğu süre içinde Yarbay rütbesine terfi etmiştir. Hamilton, 1887 yılında Glasgow şehrinde ticaret ile ilgilenen bir ailenin kızı olan Jean Muir ile evlenmiştir. Hamilton evliliğinin ardından 1890-1893 yılları arasını geçireceği Bengal’e[10] gitmiştir. Bengal’de görev yaptığı süre zarfında Albay rütbesine terfi etmiş ve 1891 yılında Üstün Hizmet Nişanı ile ödüllendirilmiştir. Hamilton’un Hindistan’daki görevleri, askeri kariyerinin en uzun yıllarını kapsamaktadır. Hindistan’daki tüm kuvvetlerin komutanı olarak bulunan Sir George Stuart White’ın askeri sekreteri olarak göreve gelen Hamilton, yeni atandığı bu görev ile Çitral[11] Seferi’ne katılmıştır. Hamilton 1895-1898 yılları arasında Hindistan’daki yönetiminde söz sahibi bir konuma gelmiş ve Genel Müdür Yardımcısı olarak görev almıştır.  Tirah Seferi’ne[12] katılmış, Üçüncü Tugay’ı sevk ve komuta etmiş ve sol koluna isabet eden bir mermi ile yaralanmıştır. Hamilton, 1898 yılında İngiltere’ye dönmüş ve Hyte[13] Silahşörlük Okulu Komutanlığına atanmıştır.

İngiltere’nin Güney Afrika topraklarında yürüttüğü sömürgecilik faaliyetleri yeniden bir çatışma ortamının doğmasına yol açmıştır. İkinci Boer Savaşları olarak bilinen bu çatışmalarda Hamilton’da görev almıştır. Hamilton 21 Ekim 1899 tarihli Elandslaagte Savaşı’nda İngiliz piyadelerinin sevk ve komuta edilmesinde önemli başarılar sağlamış ve zafer elde etmiştir. Ancak İngiliz hükümetinin bu başarıya rağmen geri çekilmek üzere attığı adımlar, avantajı dezavantaja dönüştürmüş ve yerel halk üzerinde elde edilmiş gücün kısmen kaybedilmesine yol açmıştır. Hamilton 1902 yılında Şövalye ilan edilmiştir. Tümgeneral rütbesine terfi eden Hamilton daha sonra Lord Kitchener’in Genelkurmay Başkanı olmuştur. Boer Savaşları’nda yer alan on büyük ve on dört küçük çatışmada elde ettiği başarılar sebebiyle iki kez Victoria Haçı için önerilmiş olsa da ilkinde yaşının çok genç olmasından dolayı ikincisinde ise çok kıdemli olduğu için Victoria Haçı’na sahip olamamıştır.

Hamilton 20. yüzyılın ilk yarısını savaş meydanlarında geçirmeye devam etmiştir. Rus-Japon Savaşı’nın yaşandığı 1904-1905 yılları arasını Mançurya’da[14], Rusya’ya karşı savaşan Japon ordusunun içinde yer alan Hint birliklerinin Ataşesi olarak görev yapmıştır. Hamilton, Avrupalı bir asker olarak bölgeye ilk gelen ve görevine sadık bir şekilde yerine getiren ilk asker olarak kayıtlara geçmiştir. O, Rus-Japon Savaşı esnasında gelişen askeri teknolojiyi ilk deneyimleyen isimlerden birisi de olmuştur. Hâlihazırdaki savaş için devrin önde gelen fabrikalarında üretilen ateşli silahların, tarafların zafere gidişinde bu silahları kullanarak yol kat etmelerini yakından görmüş ve önemli notlar çıkarmıştır. Kuşku yok ki bu deneyimi esnasında makineli tüfeklerin ve etki gücü yüksek topların orduları nasıl yok ettiğini, I. Dünya Savaşı arifesindeki İngiliz hükümetine raporlar halinde sunmuştur. Hamilton, savaşların geleneksel tarzda yapılmasının taraftarı olarak ün kazanmıştır. Ancak 20.yüzyıl, modern silahların her çeşidinin denendiği bir devirdir ve Hamilton bu devrin çağdaşı olarak yaşamıştır. Zira modern silah teknolojilerinin savaş meydanlarında zaferi getiren baş aktörlerden birisi olması karşısında Hamilton’un bu durumdan etkilenmediğini söylemek yanlış bir çıkarım olacaktır.

Birinci Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914 tarihinde İtilaf ve İttifak Devletleri’nin sömürgecilik yarışındaki çıkmazın giderek artması sonucu batıda, Avrupa topraklarında başlamış; siper savaşlarındaki durağanlık ise savaşın ateşini doğuda Türk topraklarına sıçramasına yol açmıştır. İngiltere liderliğinde zaferi elde etmek isteyen İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’nin de bir üyesi olduğu ve Almanya’nın başını çektiği İttifak Devletleri’ne karşı başarıya hızla ulaşmak için hedefini Çanakkale Boğazı’na yöneltmiştir. Ian Hamilton ise Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’ne İtilaf Devletleri’ne ait Müttefik Donanma’nın Çanakkale Boğazı’ndan başarıyla geçişini sağlamak ve İstanbul’un işgal edilerek Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılması görevleri için Lord Kitchener tarafından Akdeniz Kuvvetleri Başkomutanı olarak atanması ile katılmıştır.

Ian Hamilton, Akdeniz Kuvvetleri Başkomutanı olduğunda 62 yaşındadır ve İngiltere kara ordusunda savunma görevinde bulunmaktadır. Çanakkale Cephesi’ndeki görevi için 13 Mart 1915 tarihinde Londra’dan hareket eden Hamilton, 15 Mart 1915 tarihinde Paris-Marsilya Treni’nde “Çanakkale konusunda bildiklerim hiçti. Türkleri tanımıyordum. Kuvvetleriyle ilgili bilgim de yoktu.” ifadelerinde bulunacak ve aslında bilinmeyen bir yolculuğa çıktığını itiraf edecektir. O, Kitchener’in emrine sadık bir halde cepheye varmak üzere kafasındaki soru işaretleri ile yol almıştır. Karadaki yolculuğu biten Hamilton, Toulon Limanı’ndan Çanakkale Boğazı önlerine gideceği Phaeton savaş gemisine 15 Mart 1915 tarihinde saat 18.00’da binmiştir. Hamilton, yolculuğu esnasında doğum yeri olan Korfu Adası önünden geçmiş ve romantik bir ruh hali ile aslında hatırlamadığı bebekliğinden bahsetmiştir. Bu betimlemede Akdeniz adalarının kekik kokulu meltem esintilerinden bahsetmiş, antik çağlarda yaşayan kahramanlar ile bağ kurmuştur. Hamilton, Çanakkale Boğazı girişinde bir set gibi bulunan Bozcaada Limanı’na 17 Mart 1915 tarihinde saat 15.00’da Fransız General d’Amade’in gemisi ile aynı anda varmış; birlikte demir atmışlardır. Bu andan itibaren Çanakkale Cephesi’nde bulunan Hamilton, bir gün sonra yaşayacaklarından habersiz planlamalar yapmak üzere komuta heyetiyle bir toplantıya başlamıştır. Bu toplantıda 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı’na düzenlenecek olan deniz harekâtının detayları konuşulmuş ve donanmanın harekâta hazır olduğu kararı çıkmıştır.

Ian Hamilton 18 Mart 1915 tarihinde Phaeton savaş gemisi ile harekete geçmiştir. Seyir halinde “Sayın Lord Kitchener” başlığını attığı resmî mektubundaki son cümlesi “Gelibolu Yarımadası’na bir kuvvet çıkartılması kaçınılmaz olursa, ancak adım adım ilerleyebileceğimizi bilelim” olmuştur. Hamilton’un bu öngörüsü savaşın ilerleyen zamanında iyimser bir tutum olarak değerlendirilecektir. Müttefik Donanma, 18 Mart 1915 tarihinde Türk topçusunun ve Türk mayın hatlarının karşısında büyük bir hezimete uğramış ve geri çekilmek zorunda kalmıştır. Türk zaferi karşısında İngiliz ve Fransız kamuoyunda büyük bir suskunluk yaşanmış; harekâta duyulan güven azalmaya başlamıştır. Hamilton ise bu güvensizliğin merkezindeki isimlerden birisi konumda bulunmuştur. 18 Mart gününün sonlandığı saatlerde Hamilton, Türk savunma hattı karşısında Çanakkale Boğazı’nı geçemeyen ve batan savaş gemileri hakkında “banyoya fırlatılmış bir fincan tabağının kayarak batışı gibi denizde kayboldular” yorumunda bulunmuştur. Hamilton, yaşanan başarısızlığı Winston Churchill’in aceleciliğine bağlamış ve bu aceleciliğin sonuçlarını çok ağır aldıklarını itiraf etmiştir.

Hamilton 18 Mart – 25 Nisan 1915 tarihleri arasında yaşananlar hakkında komuta takımının yoğun bir mesai harcadığını, hazırlanan planların işe yaracağının subaylar arasında konuşulduğunu ve bu planların uygulanması sonrası Türk coğrafyasının ikiye ayrılarak Türklerin savaş dışı kalacağını; galibiyetin en nihayetinde İtilaf Devletleri tarafından sağlanacağına inanıldığını aktarmıştır. General Ian Hamilton, Avustralya ve Yeni Zelanda (ANZAK) birliklerini Arıburnu’na; İngiliz ve Fransız birliklerini Seddülbahir’e; Fransız birliklerinin bir bölümünü ise yine Anadolu yakasındaki Kumkale sahiline çıkarma yapacağını planlamıştır. Plan başarı ile işlerse Alçıtepe Köyü hâkimiyet altına alınacak ve Kilitbahir Platosu’na yönelen ordu ileri harekât ile Çanakkale Boğazı’nı güven altında tutacaktır. Bu sayede Müttefik Donanma bir saldırıya maruz kalmadan Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul önlerine gidebilecektir.

Kara savaşlarının başlayacağı 25 Nisan gününe kadar geçen süre zarfında Hamilton, başta Mısır’a gidişler olmak üzere deniz yoluyla oldukça fazla yol kat etmiş ve Türk istihbaratının olası bir amfibi çıkarmayı haber alıp almadığını merak etmiştir. Kara savaşlarının başlamasına 15 gün kala Çanakkale Boğazı önlerine gelen Hamilton, çalışmalarına hız vermiş ve başarıyı elde etmek için Türk savunma tertibatını yeniden gözden geçirmiştir. Hamilton, Türkler hakkında olumsuz görüşlere sahiptir. Türkler, onun için “ayak bastıkları yerlerde çimen bile büyümesine izin vermeyen” bir millettir. Hamilton ayrıca Türkler hakkında Almanya’nın donattığı teçhizat ile savaşmayı bekleyen orduya sahiptir. Ancak kabul edilmesi gereken bir gerçek olarak 18 Mart’ta İngiliz donanmasının “tozunun alındığı” konusunun gizlenemediğini de yine kendisi aktarmıştır.

İtilaf Devletleri tarafından amfibi harekât için hazırlanan plan doğrultusunda 25 Nisan şafak vakti harekât başlamıştır. Türk topraklarına 3 Kasım 1914 tarihinde yapılan ilk saldıran 25 Nisan 1915 tarihine kadar geçen süre zarfında Müttefik Donanma, Çanakkale’yi aşmak için tüm güçleri ile saldırmış ancak her hangi bir başarılı sonuç alamamıştır. 25 Nisan günü ise Hamilton, Queen Elizabeth zırhlısında bulunmaktadır. Sabah saatlerinde Limni Adası’nın Mondros Limanı’ndan hareket eden zırhlı içindeki Hamilton, günün erken saatlerinde başlayan amfibi çıkarmaya dair “güven içindeki Queen Elizabeth zırhlısından bu kahraman ruhlu askerleri seyrederken, içim öfkeyle doldu” demiştir.

Çanakkale Cephesi’nde başlayan kara savaşları 8-9 Ocak 1916 tarihinde İtilaf Devletleri’nin Gelibolu Yarımadası’ndan geri çekildikleri güne kadar devam etmiştir. Yaz aylarının getirdiği olumsuz şartlar savaşan tüm birlikleri zorlamış; havaların soğumaya başladığı Sonbahar mevsiminin son günlerini Hamilton görememiştir. İtilaf Devletleri ordusunun Türkler karşısında yaşadığı sıkışık durum hiçbir zaman rahatlama evresine girmemiş; Ağustos savaşlarında İtilaf güçleri son bir hamle yapmıştır. Ancak başta Mustafa Kemal (ATATÜRK) olmak üzere Türk komuta takımının savunmada gösterdikleri üstün sevk ve komuta hareketleri karşısında Ian Hamilton, çıkmaza girdiğini anlamıştır. Başarısızlık ortadadır. Müttefik Donanmanın 18 Mart günü yaşadığı bu başarısızlığı, kara ordusu hemen her gün yaşamakta; kıyı bandından uzaklaşılamamaktadır. İleri hatta Türk askerleri gerilerinde ise Ege’nin soğuk suları bulunmaktadır. Müttefik Donanma beklenen desteği sunmakta aciz kalmıştır. Nitekim ordunun bu şartlar altında bulunduğu sırada Ian Hamilton, 16 Ekim 1915 tarihinde Gökçeada’da güven içinde bulunmaktadır. Ian Hamilton için mevcut koşul 16 Ekim’de Lord Kitchener’dan gelen mektup ile bozulmuştur. Gizli ve kişiye özel bu mektupta Lord Kitchener, “Savaş Konseyi dün gece yaptığı toplantıda, hükümetin yaptığınız hizmeti tam anlamıyla takdir ettiğini, kişiliğinizin önemi altında kahramanca bir şekilde düşmanla mücadelenin, büyük güçlüklere rağmen yürütüldüğünü, fakat aynı şekilde komuta makamında bir değişlik yaparak, sizinle görüşmek fırsatının sağlamak istendiğinin duyurulmasına karar verildiği…” mesajını iletmiştir. Ian Hamilton, 17 Ekim 1915 tarihinde Chatham kruvazöründe İngiltere’ye yola çıkmadan önce komuta takımından heyeti kabul etmiş ve vedalaşmıştır. Hamilton, Çanakkale Cephesi’nden ayrıldığı gün defterine şu cümleleri yazmıştır: “Türkleri yeteri kadar geri püskürtüp Gelibolu Yarımadası’nda yaşayacak bir yer sağlamak çabamıza rağmen, bugün bir Rum köylünün yaptığı kulübemden ayrılmak zorunda kalıyordum. Hem de ters bir yönde…”

Ian Hamilton, politik olarak liberal bir görüşe sahip olmuştur. Eğitimlerinden ve görev aldığı coğrafyalardaki saha çalışmalarından Almanca, Fransızca ve Hintçe öğrenmiş; entelektüel yönü ağır basan bir karakter olarak tanınmıştır. Konuşmalarında ilgi çeken tonlamaya ve vurguya sahip olması ile bilinmektedir. Dış görünüş olarak çekici, kibar ve nazik olarak kabul edilmiş ve bulunduğu tüm toplantı ve organizasyonlarda gözleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Fiziği zayıf görünse de yaşam enerjisi ile karşısında bulunanları etkilemiştir. Hayatı savaş meydanlarında geçmiş ve aldığı yaraları ölene kadar taşımıştır. Bu izlerden birisi ise attan düşerek oluşmuş; sol bacağı sağ bacağına göre kısa kalması sebebiyle sekerek yürümek zorunda kalmıştır. Hamilton için siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci ve toplumun diğer tüm meslek gruplarından insanlar fikirlerini beyan etmiştir. Bunlar arasında yer alan ve Çanakkale Savaşları’nı takip eden savaş muhabiri Charles Bean Hamilton için “ordunun genel olarak sahip olmadığı bir zihin genişliğine sahip” demiştir. Hamilton için İngiliz ordusuna katılmak zorunlu olmaktan çıkmalıdır. O, askerliğin gönül esasına göre yapılmasına taraftar olmuş ve tepkileri üzerine çekmiştir. Hamilton hakkında bir başka görüş ise İngiliz ordusunda görev alan diğer üst rütbeli askerlere göre daha az acımasız olduğudur. Askerleri tarafından sevilen Hamilton, bu sevgi ve saygıyı Çanakkale Cephesi’nde kaybetmeye başlamış; İngiliz kamuoyu başta olmak üzere askerler arasında nefret edilecek bir hale gelmiştir.

Ian Hamilton, entelektüel bilgi birikimini kullanarak eserler de yayınlamıştır. Çağdaşı olduğu İngiliz edebiyatçıları tarafından hoşlanılmayan ve sık sık müstehcen ifadelerin yer aldığı romanına tepkiler gün geçtikçe büyümüş ve isminden bir kez daha söz ettirmeyi başarmıştır. Bir de şiir kitabı bulunan Hamilton’un, “Geleceğin Savaşı, İkarus, Bir Hurdalıkta Gezinti, Bir Hacı Ballad, Bir Kurmay Subay Defteri, Gelibolu Günlüğü” isimli eserleri bulunmaktadır. Ian Hamilton, İngiltere için yaptığı görevler ile hatırlanmış ancak Çanakkale Cephesi tahmininden daha fazla bir kişisel yıkıma yol açmıştır. Emrindeki Müttefik Donanma, Çanakkale Boğazı’nı savunan Türk topçusu ve Türk mayın hatları karşısında büyük bir yenilgi almıştır. İstihbarat faaliyetlerindeki noksanlıklar ve iş bilmezlik ile suçlanan İngiliz-Fransız komuta takımının askeri karaya çıkarmak için geç kaldığı operasyon, kara savaşlarında da İtilaf Devletleri’nin hezimet yaşamasına yol açmıştır. Çanakkale’de yenilen İngiliz ordusu için ağır eleştirilere maruz kalan Hamilton, henüz savaş bitmeden görevden alınarak 16 Ekim 1915 tarihinde İngiltere’ye döneceğinin haberini almış ve İngiltere’ye geldiği günden itibaren askerlik mesleği fiilen sonlanmıştır. Ancak İngiliz Hükümeti onu yine de geri hizmette görevlendirmeye devam etmiştir. Çanakkale’de çocuklarını kaybeden ebeveynler tarafından lanetlenen Hamilton, kahramanlıkları olmasına rağmen İngiliz kamuoyu tarafından unutturulmak istenmiştir. Ancak Ian Hamilton siyaset sahnesinde kalmayı başarmıştır. Savaş meydanlarında birlikte bulunduğu eski dostları ve Lordlar Kamarasındaki politikacı arkadaşları ile arası her zaman iyi olmuş ve el üstünde tutulan bir isim olarak tanınmıştır. Bu bilinirlik onu İskoçya’da Başbakan olmasının önünü açmıştır. Avrupa siyaseti ise tartışılan bir konu olarak gündemden düşmemiştir. Almanya’da Adolf Hitler’in siyaset sahnesinde görünmeye başladığı ilk yıllarda İngiltere ve Almanya dostluk derneğini kurmuştur. İngiliz siyasetinin ve askeri yaşamını derinden etkileyen Hamilton, Adolf Hitler’in iktidara gelene kadar olan görüşlerine ılımlı yaklaşmış; bu tutumu eleştirilmiş ve kabul edilemez olarak ifade edilmiştir. Ancak o Adolf Hitler’in insanlığı tehdit eden hastalıklı düşüncülerini reddetmeyi de başarmıştır. Hamilton 81 yaşını doldurduğu 1934 yılında, İngiltere’nin unutulmuş simalarının kamuoyu ile buluştuğu “Unutulmuş Adamlar” isimli filme konuk edilmiş ve bir kez daha toplumun gözleri üzerine dönmüştür. Ian Hamilton’un hayatı yaşadığı aile dramları, evliliği, Uzak Doğu’dan Güney Afrika’ya, Nil Deltası’ndan Çanakkale Cephesi’ne ve en nihayetinde İkinci Dünya Savaşı da dâhil olmak üzere gördüğü savaşların ardından 1947 yılında yaşamı son bulmuştur.

Kaynakça

Australian War Memorial, Ian Hamilton Collection.

Edward J. Erickson, Gelibolu Osmanlı Harekâtı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015.

General C. F. Aspinall-Oglander, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Harekâtı, C.1-2., İstanbul, 2005.

Ian Hamilton, Gelibolu Hatıraları 1915, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2006.

King’s College London, Hamilton Collection, Ian Hamilton.

Michael Ray, Sir Ian Hamilton, Britannica Encyclopedia.

Stephen Chambers, Arıburnu: Çıkarma, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015


[1] İngiltere’nin başkenti Londra’nın yakınında bir banliyö

[2] İngiltere’nin güneydoğu kesiminde birinci seviyede kontluk.

[3] İngiltere’nin güneydoğu bölgesinde bulunan başkent Londra’ya yakın bir kent.

[4] Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti’nin başkenti olan kent.

[5] İngiltere’nin Berkshire Kontluğu’nda bulunan bir kent.

[6]Altın başta olmak üzere değerli madenlerin elde edilmesi için İngiltere’nin Güney Afrika Cumhuriyeti’ne (diğer adı Transvaal Cumhuriyeti) 16 Aralık 1880 tarihinde açtığı savaştır. Savaş 23 Mart 1881 tarihinde bitmiştir. Taraflardan diğeri Hollanda’dır (Boer). Bölgedeki çıkarlarından vazgeçmek istemeyen Hollanda, İngiltere ile çatışma halinde bulunmayı sürdürmüştür.

[7]Majuba Savaşı, 27 Şubat 1881 tarihinde başlamıştır ve Majuba Tepesi Savaşı olarak bilinmektedir. İngiliz galibiyeti ile sonuçlanmıştır.

[8]Boer, Hollanda asıllı Güney Afrika’da yaşayan topluluk. Hollanda’nın kolonizasyon hareketleri sırasında Güney Afrika’da önemli bir nüfuza sahip olmuşlardır.

[9]Günümüzdeki ismi Mynmar Birliği Cumhuriyeti.

[10] Günümüzdeki Bangladeş Halk Cumhuriyeti’dir. Batı Bengal isminde ayrıca Doğu Hindistan’a bağlı bir eyalet bulunmaktadır.

[11] Çitral, “Chitral” ifadesiyle İngiliz literatüründe geçmektedir. Türkçe Çitral veya Çetrar, Pakistan Hayber-Pahtunhva Eyaleti’nde bir kenttir.

[12] İngiliz literatüründe Tirah Kampanyası olarak bilinen ve günümüzde Pakistan sınırları içinde yer alan yerel kabilelere ait bölgedir.

[13] İngiltere’de Kent Kontluğu’na ait küçük bir kasaba.

[14] Mançurya, Çin’in kuzeydoğu bölgesi ve Rusya’nın Primorski bölgesini kapsayan tarihî bir bölgedir.

Ayrıca Kontrol Et

ÇANAKKALE MERKEZ HASTANESİ’NİN BOMBALANMASI

Yayına Hazırlayan: Ömer GÖN Her savaşta olduğu gibi cephede bir tarafın öldürmeye çalışması ve cephe …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.