U21’in İkinci Avı!

Hazırlayan: Göktuğ KÜÇÜKÇOBAN

Triumph zırhlısının batması komutan Hersing ve mürettebatının moralini o kadar yükseltmişti ki, ikinci bir başarı daha elde etmeden, Çanakkale Boğazı’ndan içeri girmeyi istemiyorlardı. Onlar Triumph’ı batırmakla yalnız Çanakkale Muharebeleri’ne hizmet değil, harbin başlarında Uzak Doğu’da bir Alman sömürge kentini bombardıman etmiş olan bu gemiden bir intikam almış oluyorlardı.

Buna mukabil İngilizler de müthiş bir Türk müdafaasına dâhil olan denizaltı tehlikesine karşı koymak ve müstakbel bir zayiata karşı tedbir almak istediler. Esasen İngiliz torpidoları Triumph batarken, bir taraftan boğulmak üzere olan tayfaları denizden topluyorlar, diğer taraftan da bütün sahayı araştırarak düşmanı aramak ve onu imha etmek istiyorlardı.

Bunun içindir ki Hersing ortalık adamakıllı kararıncaya kadar suyun üzerine çıkmak imkânı bulamadı. Suyun altından seyrederek yavaş yavaş Bozcaada’ya doğru yol aldı ve ancak gece yarısı su sathına çıktı. Şimdi 19 saat suyun altında vaziyet görmüş olan mürettebat rahat bir nefes alıyor, bilhassa uzun zamandan beri sigara içmeyen tiryakiler tabaka ve pipolarına sarılıyorlardı.

Komutan Hersing mürettebatının sevinicine iştirak etmekle beraber onları ikazdan geri kalmadı:

  • Düşman yakınındayız. Etrafımız İngilizlerle çevrili. Sigara ışıklarını gizleyiniz. Eğer bu geceyi de gizli geçirmeye muvaffak olursanız yarın size ikinci bir hazırlayacağım.

Filvaki mürettebat sabaha kadar gene çalıştılar, akümülatörlerini doldurdular.

Hersing de akümülatörlerini doldurmakla, ertesi günkü harekâtına hazır oldu ve geceleyin Semadirek Adası civarına geldi. Çanakkale önüne doğru ikinci defa yaklaşmak için buradan geçmek lazımdı. Fakat düşman bu geçidi o kadar çok karakol gemisi ile tutmuştu ki… Bereket versin buralarda deniz pek derindi. Hersing düşmana görünmemek için derinlere daldı ve deniz dibine sürünecek gibi seyrederek karakol hattından geçti.

Şimdi takvim 27 Mayıs, saat de 05.30’u gösteriyor. Hersing, Çanakkale’nin en güney noktası olan Helles Burnu’na yaklaşıldığına karar verdi ve bu suretle dipten deniz sathına doğru yükselmeye başladı. Bu hal bir denizaltı gemisinin en kritik anıdır. Acaba suyun üzerine ne var? Acaba düşman bizi görecek mi? Acaba biz düşmanı bulabilecek miyiz? Velhasıl bu an acabaların devam ettiği bir andı. Bunun için geminin bütün mürettebatı yalnız kulak kesişmiş, baştan bir pervane gürültüsü!

  • Arkadan bir motor gürültüsü!

Diye komutanlarını ikaz ediyorlardı. Geminin en sakin adamı, komutan Hersing idi. Gemi su sathına on metre yaklaşınca, periskopunu çıkardı ve hakikaten Helles önünde bulunulduğunu gördü. Bundan sonra bir şimşek süratiyle geminin etrafını tarassut etti. Yakında bir tehlike yoktu.

Madem ki gemi yakın bir tehlikeden uzaktır; o halde en kısa zamanda düşman aramak, bulmak ve onu imha etmek ilk şart olmalıdır.

Hersing tam yol ile sahile yaklaştı ve birçok ticaret gemilerinin Seddülbahir’e eşya çıkardıklarını gördü. Fakat tuhaf şey, bu kadar ticaret gemisinin arkasında bir tane bile harp gemisi yoktu. Bu deniz devleri nereye gitmişti?

Düşman, herhalde Triumph’ın pek geç olmayan acısını unutmuş değildi. İngilizler deniz işlerinde bu kadar lakayt davranmazlar. Nitekim Hersing biraz daha ilerlediği zaman bu ticaret gemisi kalabalığı içinde rengârenk boyanmış olan Majestik zırhlısını tanıdı. Kâfir İngilizler 1500 ton cesametinde olan bu gemiyi alacalı bulacalı boyamakla hakikaten Hersing’in nazarından gizlemişlerdi. Gemi uzaktan bir dağ parçası gibi görünüyordu. Eğer zırhlının, ticaret gemilerinden pek uzun olan direkleri de kesilmiş olsaydı gizlenmekteki başarısı daha fazla olabilirdi.

Böyle anlarda mürettebatı da olaydan haber etmek, onları teşvik için çok lâzımdır. Hersing, ikinci kartalın gözüktüğünü haber verdiği zaman mürettebatın heyecanı artmış ve geminin içini geniş bir sükût kaplamıştı.

Mesele bu kadar kalabalık arasından asıl avı öldürmekte idi. Hersing, kırkı bulan ticaret gemisi arasında dolaşıyor ve Majestik zırhlısına yaklaşmak için bir gedik arıyordu. Yarım saatten fazla süren bu aramaya rağmen hiçbir düşman gemisi denizaltının periskopunu görmüyor, sanki barış zamanıymış gibi sahil ile alışverişe devam ediyordu.

Hersing böylece münasip bir gedik buldu ve aralarındaki mesafe 20 metre olan iki gemi arasından geçerek Majestik zırhlısına yaklaştı.

Bu yarım saat düşmanı görmeyen mürettebat için yarım asır kadar uzundu. Gemide hiçbir ses yoktu. Fakat mürettebat göz işaretleriyle anlaşıyor ve birbirlerine sabırsızlıklarını anlatıyorlardı. Gemi sanki yekpare ve gergin bir sinir halini almıştı.

Hersing ilk olarak denizaltını çevirdi, nişan aldı ve arka kovanlarında bulunan torpillerden bir tanesini hedefe doğru yolladı. Bir iki dakika geçmemişti ki Majestik’te duyulan müthiş bir gürültü, denizaltı mürettebatına ikinci zafer müjdesi verdi. Majestik zırhlısı biraz ilerledi ve kazan dairesinden aldığı yara etkisiyle sol yana doğru bükülerek, suların arasında gömülmeye başladı. Şimdi Hersing hedeften uzaklaşıyor ve düşman tarafından görülmemek için periskopu aşağı alıyordu.

Denizaltı içindeki heyecan sevince kaybolmuş, ikinci başarı moralleri büsbütün arttırmıştı. Bir iki dakika sonra tekrar su üzerine sürülen periskoptan Majestik’in yavaş yavaş suları gömüldüğü ve bilhassa canını kurtarmak gayretine düşen mürettebatın gemi üzerinde sağa sola koştuklarını görüyordu. Gemi yana o kadar batmıştı ki; bordaları hemen hemen ufkî olmuştu. Majestik tayfası bu bordalarda, güvertedeymiş gibi koşuşuyorlardı. Nihayet torpilin çarpmasından, dört dakika sonra Majestik tamamıyla yattı, suları gömüldü ve suyun üzerinde tayfayı kurtarmaya gelen ufak gemilerden başka bir şey gelmedi.

Böylelikle ikinci zafer kazanan U21, Çanakkale önlerinde birkaç gün daha dolaştı. Gemi komutanı, birkaç gemi daha batırmak arzusuyla buralarda kalmayı tercih etti. O bilhassa İngilizlerin Çanakkale’ye yakın üs olan İmroz Adası’na akınlar yapmak istedi. Bilhassa Kefalos Limanı’na girmeye muvaffak olursa pek çok gemiler batırabilecekti. Hatta Hersing, İngilizlerin burada tesis ettikleri kuvvetli karakollara rağmen limana girmeye teşebbüs etti. Gemi denizaltı avlama ağına takıldı. Büyük bir müşkülatla U21’i ağdan kurtardıktan sonra, Kefalos’a girmenin kolay olmayacağını düşünerek teşebbüsten vazgeçti.[1]


[1] Son Posta Gazetesi, 5 Haziran 1938, s.7-10.

Ayrıca Kontrol Et

ÇANAKKALE MERKEZ HASTANESİ’NİN BOMBALANMASI

Yayına Hazırlayan: Ömer GÖN Her savaşta olduğu gibi cephede bir tarafın öldürmeye çalışması ve cephe …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.