
Yayına Hazırlayan: Göktuğ KÜÇÜKÇOBAN
San harbi yapmış olan İngiliz amiralleri hatıra cihetinden pek hasis değiller, buna sevinmeliyiz. Bu büyük mücadeleleri yapmış olan nesil yavaş yavaş ortadan kalkıyor. En zeki ve en cesurlar meyanında, yazılması fevkalâde kıymetli olan zengin hatıralara malik bulunup da bunları hala yazmamış bulunanlar ve yavaş yavaş kuvvetinin kayıp eyleyen bir hatıraya gömülmüş bırakanlar ne kadar çoktur.
Kahramanlık ve malûmat noktasından birer hazine demek olan bu mücadeleleri noksan ve yavan olarak kaydeden seyir defterlerinin ve hatıra defterlerinin verdiği malûmatı tamamlayabilecek ne kadar çok kimseler vardır.
Bereket versin ki İngiliz denizcileri bizimkiler gibi susmuyorlar. Fransızlara tanıtılması çok yerinde bir eserin sahibi bulunan Amiral C.V Usborne, İngiliz deniz muharebelerinde mühim bir mevki almıştır.
Amiralin kitapları harp hakkında yazılmış eserlerin koleksiyonunda çok önemli bir yer alacaktır ve bunları bahrî, askerî, siyasî tarih kütüphanesine almış olmasından dolayı La Nouvelle Revue Critique’yi tebrik etmeliyiz.
Marmara Deniz Harbi hakkındaki bu hatıraların güzelliği de bu harbin profesyonel cihetten olan ehemmiyeti kadar büyüktür. Bu yalnız bir teknik tafsilât yığını halinde değil, görmesini ve renkli ve canlı bir üslup ile hikâye etmesini bilen, hassas bir insan tarafından yaşanmış empresyonların teselsülüdür.
Muharrir her şeyden evvel Amiral Castex’in sevdiği bir tabirle ekseriya “küçük” olan bu mücadelelere iştirak ve bunlarda büyük bir cesaret ve zekâ göstermiş olan şahıslarla alâkadar oluyor; Fransız Rageot de la Touche, Guepratte; İtalyan Paolucci, Rosetti, Rizzo kendi yurttaşları Gelibolu sahilinde meşhur River Clyde’i batıran kuvvetli kahraman Unwin ve bir demiryolunu tahrip etmek için bir gece bir İngiliz denizaltı gemisinden Marmara Denizi’ne çıkmış olan küçük mülazım Oyly Hughes.
Büyük bir zevkle okuduğumuz eserinde İngiliz Amirali hemen hemen meçhul bulunan birkaç seferi tasvir ediyor. Boğazlara ve Gelibolu Yarımadası’na hücum eden müttefikler için bu küçük iç deniz belli başlı bir ehemmiyet almıştı. Fransız-İngiliz ordularının ilerlemesine karşı koyacak askerî kuvvetlerin ikmal işlerini Türkler tamamen deniz tarikiyle yapmakta idiler.
Deniz harbine dair mühim bir eser yazmış olan Komodor Roger Keyes Türklerin bu muvasala hatlarının kesilmesi hakkında amiri olan Amiral de Robeck’den talimat almıştı. Meselenin hali zan olunduğu kadar kolay değildi.
Denizaltı gemileri ameliyat sahalarına erişebilmek için kuvvetli bir cereyana karşı ve dalmış olarak otuz beş mil kadar bir yeri dar ve dolambaçlı geçidi geçmekle işe başlıyorlardı. Bundan başka Almanların idaresi altında ve Türkler tarafından yapılmış mayın hatlarını, denizaltı gemileri için hazırlanmış ağları atlatmaları lazım geliyordu. Bazen Marmara’ya girerken üzerlerine hücum eden karakol gemileri de ayrı.
Bütün bu müşküller denizcilerimizi yıldırmadı. Fransız ve İngilizler de bu tehlikeli maceraya atılmak hususunda birbiriyle yarış ettiler. Kahraman muhriplerimizin işi başarabilmeleri için ellerindeki vesait kâfi gelmiyordu. Makineleri bu kuvvetli cereyanı aşabilmek kadar kuvvetli değildi. Bernouilli Çanakkale’yi geçtikten sonra geri dönmeye mecbur kaldı. Deniz Kıdemli Yüzbaşısı Bergasse du Petit-Thouars’ın kumandasındaki Joule bir mayına çarparak gark oldu.
Daha kuvvetli olan İngiliz sefineleri daha çok muvaffak oldular. E sınıfından olan denizaltı gemilerinin ilk tecrübesi E-15 tarafından yapıldı. Kara ordusunun harekâtına iştirak etmek isteyen kumandanı Theodore S. Brodie 17 Nisan’dan itibaren daldı ve Avrupa kıyılarını takip etti, Kepez mayın tarlalarını geçebilmek için pek derinlere kadar indi.
Herhalde çok kuvvetli bir denizatı cereyanına yakalanmış olmalı ki Kepez’e doğru itildi ve tam Dardanos istihkâmlarının altında karaya oturdu. Amiral de Robeck sefinenin Türklerin eline geçmemesi için tahrip edilmesine karar verdi. Eski bir denizaltı gemisi B-6, onu torpillemek için Boğazlara girme emrini altı. Düşman mermilerinin yağmuru altında ancak bir tek torpil atabildi ve hemen geri dönmeye mecbur kaldı. Grampus ve Scorpion muhripleri ile 12 Birincikânun 1914[1]’de Boğazlarda bir zafer kazanmış olan B-11 ve Majestic, Triumph zırhlıları, hepsi bu zorlu nişan işinde muvaffakiyetsizliğe uğradılar. Cesaretini kaybetmeyen Amiral de Robeck iki küçük kahraman daha gönderdi. Aysız bir gecede siyaha boyanmış gemiler içinde koyu elbiseli ve suratları siyaha bulanmış adamlar mayın tarlasının yakınına kadar sokuldular. Kepez’e yetişmek üzere cenub-u şarkiye dönecekleri sırada Türk projektörlerinin ışığı altında kaldılar, bereket versin bu ışıklar aynı zamanda kendi hedefleri de aydınlatıyordu.
Obüslerin tesiriyle delik deşik olmuş iki gemi hedeflerine epey yaklaştılar. Birisi derin bir yara aldı ve derhal battı. Diğeri mürettebatını kurtaracak ve hedefe isabetli bir ateş açacak kadar vakit bulabildi. Köşkünde yaralanmış olan kumandanı ölmüştü. İkinci bir obüs bataryalardan altı kişiyi öldürdü; sağ kalanlar suya atladılar ve yüzerek sahile kadar gittiler, orada Türklerin esiri oldular. Şeref kurtarılmıştı.
Türklerin eline geçmemişti, birkaç gün sonra 25 Nisan’da büyük Avusturalya denizaltı gemisi AE2 Stoker[2] kumandasında olarak şafaktan evvel hareket etti ve setleri geçti. Aynı günde bir Türk topçekerini torpilledi ve muvaffakıyetini telsizle Amirale haber verdi. Bir müddet sonra E-14 aynı şekilde bir muvaffakıyet temin etti. Takip ettiği metot da su üzerine on beş mil süratle seyri tercih etmekte idi.
Çanakkale önlerinde bu suretle seyri esnasında işitilmemiş bir şans eseri istihkâmların toplarına hedef olmadı. Gelibolu’ya doğru ilerledi fakat takip olunduğundan üç gün üç gece su yüzüne çıkamadı. Bu yüzden akümülatörlerini de dolduramadı.
29
Nisan’da mürettebat güzel bir ilkbahar güneşi havasında nefes alırlarken ufukta
bir duman göründü; üç torpil gemisinin refakatinde olarak iki nakliye gemisi
geliyordu. Bunlara muvaffakıyetle hücum etti. Aynı gecede açıklarda AE2 ile
karşılaştı, ne yazık ki bu son karşılaşması idi. Çünkü AE2 30 Nisan’da Marmara
Adası yakınlarında Türk muhribi Sultanhisar tarafından batırıldı. Ve iki
saatlik mücadeleden sonra batırıldı. Mürettebatı kurtarılarak esir edildi.[3]
[1] 13 Aralık 1914 tarihinde Mesudiye Zırhlısı, Sarısığlar Koyu’nda İngiliz B-11 denizaltısı tarafından torpillenerek batırılmıştır.
[2] Gazete metninde Soker şeklinde yazıldığı için düzeltilmiştir.
[3] Yeni Asır Gazetesi, 5 Nisan 1936, s.4.