
Yayına Hazırlayan: Göktuğ KÜÇÜKÇOBAN
Orgeneral Cevat Dün Vefat Etti
Şerefli bir maziye sahip büyük bir asker, muvaffakiyetli bir kumandan, temiz bir insan olan Orgeneral Cevat’ı kaybettik.
General Cevat dimağ nezfinden[1] dün öldü, bu suretle memleket şerefli bir çocuğunu kaybetmiş oldu. Büyük Harp’te Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanlığı’nda yararlı hizmetleri görülen Orgeneral Cevat’ın cenazesi bugün saat 11.30’da Nişantaşı’nda Büyük Çiftlik sokağındaki köşkünde askeri merasimle kaldırılacak, namazı Teşvikiye Camii’nde kılınacaktır. Naaşı Göztepe’de Sahrayicedit aile mezarlığına defnolunacaktır.
Büyük Bir Asker, Mert Bir İnsan: Orgeneral Cevat
Memleketimiz dün çok kıymetli bir evladını kaybetmiştir. Orgeneral Cevat, dün sabah saat onda gözlerini ebedi surette kapamıştır.
Orgeneral Cevat, memlekete uzun seneler en kıymetli hizmetlerde bulunmuş bir asker, fazilette, terbiyede örnek olacak bir insandı. Kendisini tanıyıp da sevmemeye, derin bir saygı duymamaya imkân yoktu.
Ölümün sebebi, tedrici bir dimağ nezfidir. Sıhhî tablo birdenbire teşekkül etmemiştir. Merhum, 28 Şubat’ta ani bir rahatsızlık duymuş, kendisini kısmen kaybetmiştir. Fakat bundan sonra kendine gelmiş iki, üç gün yalnız siyatik tarzında bel ve bacak ağrısından şikâyet eylemiştir. 3 Mart günü oğlu Bay Hasan Cevat, Tiran sefaretindeki yeni vazifesine gitmek üzere Ankara’dan İstanbul’a geldiği zaman babasını yatakta bulmuştur. Baba oğul, o gün tabiî bir şekilde konuşmuşlar ve geçen sene yaptıkları gibi bu yaz da Çekoslovakya’da bir kaplıca yerine yapacakları seyahate dair planlarla meşgul olmuşlardır. O akşam amnezi[2] hali baş göstermiştir. Merhum ara sıra kendine gelerek şiddetli baş ağrısından şikâyet etmiş fakat devamlı surette kendini toplayamamıştır. Sonra birdenbire afezi[3] hali görülmüştür. Memleketin en tanınmış doktorlarının elbirliği ile yaptıkları mücadeleye rağmen ölümün önüne geçmek mümkün olmamıştır.

Merhumun hayatı:
General Cevat, askerlik mesleğine ait büyük heyecanlar hariç olmak üzere sakin, ölçülü bir hayat geçirmiştir. Hayatta her ifrattan uzak durmuş, mutedil yemiş içmiş vazife haricindeki zamanını kitaplarıyla bahçe merak arasında taksim etmiştir. Bir vakitler memleketin en kıymetli hususi kütüphanelerinden birine sahip olduğu halde mütarekede Nişantaşı’ndaki evi İtalyanlar tarafından işgal olunduğu bu sırada yanmış, o kıymetli kütüphane kül olmuştur. Bundan sonra Göztepe’deki köşkünde yeni bir kütüphane kurmakla beraber eskisinin derecesine varmamıştır.
Bu hayat içinde daima dinç kalmış, hastalık yüzü görmemiş fakat on yaşından beri sebebi anlaşılmamış bir baş ağrısından hiçbir zaman kurtulmamıştır.
Son seneler içinde merhum birkaç acı görmüştür. Evvelâ eşini, sonra çok sevdiği damadı General Basri’yi daha sonra da oğlu gibi sevdiği yaveri Binbaşı Yusuf’u kaybetmiştir. 1935 senesinde 65 yaşını doldurduğu için tekaüt olmuş ve kendini okumaya vermiştir. Son zamanlara kadar en çok askeri eser ve mecmualar okumakla vakit geçirmiştir.
Geçen sene bir gözünün küçük bir damarı patlamış, gözü kanlanmıştır. Peşte’de[4] kendisini muayene eden Profesör Imri bunu ehemmiyetli bulmamış ve vücudunun arızayı bel edeceğini ümit etmiştir. Bununla beraber merhum arızalı gözüyle eskisi gibi okumaya devam imkânı bulmamış; “En iyi arkadaşım kitaptı. Ondan mahrum kaldım.” demiştir.
İlk Askerlik Vazifesi:
Orgeneral Cevat, Müşür Şakir Paşa’nın oğludur. 1870 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Galatasaray Lisesi’nden çıktıktan sonra Harbiye Mektebi’nde okumuş ve 1894 senesinde yüzbaşı olarak Erkânıharbiye Mektebi’nden çıkmıştır. Askerî hayatında ilk mühim vazifesi Harp Akademisi müdürlüğüdür. Balkan Harbinde de vazife görmüş, Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanı sıfatıyla Büyük Harp zamanında kendinden derin bir hürmet ve itimatla bahsettirmiştir. Bundan sonra Galiçya Cephesi’ndeki Türk kolordusunun, Filistin’de 8. Ordu’nun Kumandanlığı’nda bulunmuştur. Mütarekede Erkânı Harp Reisi ve Harbiye Nazırı sıfatıyla İstanbul’da Türk askerî şerefini işgal kuvvetlerine karşı korumaya mümkün olduğu kadar çalışmış, bir taraftan da Anadolu’daki İstiklal hareketine tam bir sevgi ve kanaatle elinden gelen her hizmeti yapmıştır. 16 Mart 1919 işgalinde İngilizler tarafından İstanbul’da Anadolu hareketine hizmet etmek ithamıyla tevkif edilen yirmi dört kişiden biri Orgeneral Cevat, diğer biri de merhumun damadı General Basri idi.
Malta’dan Sonra:
Cevat Paşa, Malta’da bulunduğu iki seneye yakın zaman zarfında onurunu, metanetini, iyimserliğini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Her bulunduğu yerde olduğu gibi Malta’da da herkese örnek olacak, ciddi bir hayat geçirmiştir.
Malta’dan dönüşte Büyük Millet Meclisine üye olmuş sonra Elcezire Kumandanlığı’na memur edilmiştir. Diyarbakır’da geçirdiği seneler, ora halkının hatırasından hiçbir zaman silinmeyecektir. Merhum, askerî vazifesiyle meşgul olduktan başka asayiş ve umran işlerine de vakit ayırmış ve hususî bir yetim evi kurmuştur. Diyarbakır’dan ayrıldığı zaman bu müessesenin Osmanlı Bankası’nda 10-12 bin lira sermayesi toplanmıştı. Bu para, sanat sahibi olarak mektepten çıkacak yetimlere sermeye diye dağıtılacaktı.
Yine Diyarbakır’da bulunduğu sırada kendisine o zaman Başvekil olan Bay Fethi tarafından Berlin Sefirliği teklif edilmiştir. General Cevat, Diyarbakır’da vazifeye devamı tercih etmiş ve telgrafla şu cevabı vermiştir: “Memleketimde bir ağaç dikip gölgesinde barınmayı dışarıda sefirliğe tercih ederim.”
Merhum, Musul müzakerelerinde ve Cenevre’deki muhtelif müzakerelerde askerî delege sıfatıyla bulunmuş ve askerlik hayatının son senelerinde Askerî Şûra’da üyelik yapmıştır.
Yanan Hatıralar:
Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanlığı, mütarekede Erkânı Harbiye Reisliği ve Harbiye Nazırlığı gibi vazifelerde bulunan Orgeneral Cevat’ın hiçbir yazılı hatıra bırakmaması, milli tarih hesabına büyük bir kayıptır.
Merhumun hatıraları ve notları, mütareke günlerinde kütüphanesiyle beraber yanmış ve ondan sonra hafızasından hatıra yazmak istememiştir. Hatta vefatından iki ay evvel eski yaveri Avukat Bay Sinan’ın ve oğlu Bay Hasan’ın aile için olsun hatıralarını dikte etmesi hakkındaki arzularını yerine getirmemiştir. Yalnız ara sıra gazetelerde çıkan mülâkatları, bulunduğu mühim vazifelere ait bazı hatıraları kısmen tespit etmiştir.
Orgeneral Cevat’ın ölümü, bütün memlekette elem
uyandıracaktır. Bu ziyadan dolayı ordumuza, merhumu çok yakın ve kıymetli bir
uzuv sayan Galatasaraylılar ailesine, oğlu Hasan Cevat’a ve diğer aile efradına
derin taziyelerimizi bildiririz.[5]
[1] Dimağ nefzi, beyin kanamasının karşılığıdır.
[2] Hafıza kaybının oluşma durumudur.
[3] Afazi, genellikle bir inme ya da kafa travması sonucunda aniden ortaya çıkan bir dil bozukluğudur.
[4] Macaristan’ın başkenti Budapeşte’nin doğu yakasında yer alan bölümüne verilen isimdir.
[5] Tan Gazetesi, 14 Mart 1938.