Çanakkale Cephesi… Birinci Dünya Savaşı’nda hem İtilaf Devletleri hem de Osmanlı Devleti için Boğazların kontrolü ve İstanbul’un hakimiyeti açısından stratejik öneme sahip bir muharebe sahası olmuştur. Osmanlı Devleti’nin “ölüm kalım savaşı” verdiği bu saha, cephenin kapanmasına kadar komutanından, subayına ve erine kadar canla başla savunulmuştur.
Çanakkale Muharebeleri ile ilgili tarih yazımı savaş esnasında başlamış, savaşa katılan askerlerin hatıraları, günlükleri, birliklerin harp raporları ile devam etmiş ve arşiv belgelerinin de açılmasıyla günümüze kadar önemini koruyarak gelmiştir. Fakat arşiv belgelerinin aradan geçen 100 yıldan sonra ancak erişime açılabilmesi daha önceki istatistiklerde tutarsızlık ve anlamsızlıklara yol açmıştır. Yanlışların düzeltilebilmesi, tarihin doğru bir şekilde aktarılabilmesi için arşiv belgeleri ışığında birçok araştırma eser, tez, makale hazırlanmış ve hazırlanmaya devam etmektedir. Ne yazık ki Çanakkale Muharebeleri ile ilgili kıymetli eserlerin yanı sıra “tarihi gerçekleri” çarpıtan eserler de ortaya çıkmış, yanlış bilgiler kullanılmaya devam etmiştir. Özellikle Çanakkale Cephesi’nde asker bulunmakta zorlandığı, 57’nci Alay’ın tamamının şehit olduğu, zaferin birkaç komutana bağlandığı, askerlerin cephede aç kaldığı…
Bir araştırmacı olarak tarihi gerçekleri doğru bir şekilde yansıtmaya çalışırken, karşımıza çıkan yanlış bilgilere sessiz kalmak oldukça zor. Misal “19 Mayıs 1915’te Çanakkale’de Neler Oldu?”
19 Mayıs 1915 Türk Taarruzu… Arıburnu Cephesi’ndeki İngilizleri tamamen denize dökmek için hazırlanan taarruz planıdır. Bu plan 11 Mayıs 1915 tarihinde Çanakkale Cephesi’ni denetlemeye gelen Başkumandan Vekili Enver Paşa ve 5’inci Ordu Komutanı Liman von Sanders’in görüşmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.
19 Mayıs Taarruzu’nda bir noktaya özellikle açıklık getirilmesi gerekmektedir. Taarruz, iddia edilenin aksine yalnızca Yarbay Mustafa Kemal komutasındaki 19’uncu Tümen tarafından değil; Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa komutasındaki tüm Kuzey Grubu birlikleri tarafından yapılmıştır. 17 Mayıs 1915 tarihinde Yarbay Mustafa Kemal, Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı görevinden ayrılmış ve Anafartalar Grup Komutanlığı’na kadar Çanakkale Muharebeleri’ndeki görevini 19’uncu Tümen Komutanı sıfatıyla sürdürmüştür. Kısacası 19 Mayıs Taarruzu’nda Mustafa Kemal yalnızca tümen komutanı sıfatıyla muharebeye katılmıştır. Taarruza katılan birlikler ise şu şekilde sıralanır: 19’uncu Tümen (45’inci Alay 3’üncü Tabur, 27’nci, 57’nci, 64’üncü, 72’nci Alaylar), 5’inci Tümen (13’üncü, 14’üncü, 15’inci Alaylar), 16’ncı Tümen (47’nci, 48’inci, 125’inci Alaylar) ve İstanbul’dan taze kuvvet olarak gönderilen 2’nci Tümen (4’üncü, 5’inci, 6’ncı Alaylar). Görüldüğü gibi taarruza yalnızca bir tümen değil, dört tümen katılmıştır…
İnsan kuvveti olarak 42.000 kişiyi bulan Türk birlikleri, 17.356 kişilik Anzak kuvvetleri karşısında sayıca üstün durumda olsa da topçu ve silah sayısındaki yetersizlik taarruzu olumsuz sonuçlandırmıştır. 5’inci Ordu Komutanı Liman von Sanders taarruzda hata yaptığını kabul etmiş ve şu sözleri söylemiştir: “Bahis konusu bu taarruzun tarafımdan işlenmiş bir hata olduğunu kabul eylerim. Bu hatayı düşman kuvvetini iyi takdir edememekle ve elimizdeki az topçu kuvvetiyle ve çok sınırlı cephaneyle bu işi başaramayacağımızı önceden hesaplayamamakla işledim.” Çanakkale Cephesi bir bütündür. Kazanılan zaferler de yenilgiler de bütün olarak yaşanmıştır. Bu sebeple zaferleri bir komutana yüklemediğimiz gibi kaybedilen taarruzları da bir komutana yüklememek gerekir.
Genelkurmay’ın verilerine göre; 19’uncu Tümen 1.238, 5’inci Tümen 2.471, 2’nci Tümen 4.267, 16’ncı Tümen 1.994 zayiat vermiş ve toplam zayiat yaklaşık 10.000’i bulmuştur. 19 Mayıs Türk Taarruzu’nda yaşanılan başarısızlığın sonraki muharebeleri olumsuz etkilediği, bir alayın tamamen şehit olduğu ya da sadece komutanın kurtulduğu görüşü yanlıştır. Çanakkale Cephesi, ikmal ve asker sevkinin en iyi yapıldığı cephe olmuş, şehit askerler yerine diğer birliklerden askerler kaydırılmış ya da takviye birlikler gönderilmiştir. Yani Çanakkale Cephesi’nde asker sıkıntısı yaşanmamıştır.
İnternetten alınan bilgilerle tarih araştırması yapılmaz. Bir tarihçi için en önemli belgelerin “ana kaynak” olduğunu bilmeliyiz. 19 Mayıs Taarruzu ile ilgili ana kaynaklar okunmuş ve yayına hazırlanmaktadır. Bu sebeple evde kendimize zaman ayırdığımız şu günlerde bolca OKUYALIM, ARAŞTIRALIM.
Aydınlatıcı bilgiler için tskler,bilmediğimiz çok detaylar var bu harbi ne kadar araştırırsan o kadar içine çekiyor insanı