GELİBOLU GÜNÜ

25 Nisan 1915

(Bir Anzak Muhabirinden)

İki yıl önce bugünün sabah erken saatlerinde asker nakliye gemilerinin uzun hattı Ege Denizi’nin kuzeyi ve doğusuna doğru ilerledi. Güzel bir gündü, ama sis hala Limni ve İmroz adalarını kaplıyor ve asker nakliye gemileri sahilin biraz uzağındaki sığ sulara gelirken Sarı Bayır tepelerine uzanıyordu. 15 mil uzaktan, geminin içindekiler ve güvertedekiler silahların gümbürtüsünü duyuyorlar ve yaklaştıkça donanmanın silahlarının parıltısını, ardından Fransız ve İngiliz gemilerinin ağır taret tüfeklerinden çıkan dumanın safran rengi bulutlarını görebiliyorlardı. Bombardımanın gürültüsü sisin yükselmesiyle sesini arttırıyor gibiydi ve demirlenmiş gemilerden dağılan hâkî figürlerin sahilden iç kesime doğru koşturdukları görünüyordu. Ağır topçuların gürültüsü ile karıştığında makineli tüfeklerin aralıksız atışları ve hızlı tüfek ateşinin daha düzensiz raporları gelmeye başlamıştı.

İki yıl önce bugün Anzakların üzerinde parlak bir ışık parladı. Bu, savunma kuvvetlerine verilen bir işaretti ve sekiz yorucu ay boyunca oynanacak olan büyük oyunun ilk işareti ve ilk hamlesiydi. Gelibolu bir anıdır ama gurur duyulacak olanlarından biridir. Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri, Hintli Dağ Bataryası ve donanmanın askerlerinden oluşan 29. Tümen, onların hepsi yaşıyorlar ve yaşadıkları sürece onları anacağız.

Kraliyet Komisyonları da siyasi partilerin eleştirileri de düşmandan gelen yalan bildiriler de bu şaşkınlık veren girişimin içini hiçbir şekilde boşaltamaz. Bu, bir insanın asla mümkün olmadığını düşünebileceği kadar büyük bir başarıydı ve geri çekilme ile sonuçlanmasına rağmen pek çok şeyi başardı. Askerlerini telsiz istasyonu olarak kullanılan sahile kesime, Quinn’s Post ve Courtenay’in eğimlerine defneden bizler bunun ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz ve her birinin ellerinden geldiğince en iyilerini yaptıkları bir harekâtı gerçekleştirerek gömülmelerinin huzuru içindeyiz. Şimdi orada uzun şeritler şeklinde mezarlar ve içlerinde New South Wales’ten, Auckland’den, Wellington’dan, Otago’dan, Canterbury’den ve İngiltere’nin oldukça kırsal kesiminden gelen askerler yatıyorlar. Ayrıca Suvla’da İngilizlerin ölü sayıları artmış ve çalılıklardaki yangınlar pek çoğu için defin işlemini gereksiz hale getirmişti. Önemli değil, çünkü orada ölenler ister kazılan mezarların altında olsunlar isterse de isimleri pirinç üzerine oyulmuş olsun kuşkusuz hafızalarımızda saklı durumdalar. Ne acı ki orijinal çıkarma gücünden geriye kalan sadece birkaç tane var. Savaş acımasız ve bir askerin savaş hattında kalma süresi 1 veya 2 günden fazla değil. Ya ölüyor ya da yaralanıyor. Denizaşırı yerlerden gelen bizler nasıl biterse bitsin tüm bunların büyük bir amaç için yapılmış olduğunu biliyoruz ve gerisini önemsemiyoruz.

SUÇLAMA YOK

Yaşayanlardan biri ölen askerlerin araştırmalarının üstün körü yapılmamasını, fedakarlıklarının analiz edilmesini ve dünyaya duyurulmasını istemişti. Yapmaları gereken iş tamamlandı. Ege’nin fırtınaları, karları ve sıcakları, sinekleri ve hastalık salgınlarına karşı mücadele etmekte başarılı olmasalar da bizi yenen düşman değildi. Ne olursa olsun bugün hatırlanması gereken bir gündür. Bugünün Anzak günü olarak anılması bir hatadır çünkü bu isim harekatın bir aşaması ve sonuna gelene kadar aylar boyunca insanların bulunduğu sığınaklardan birinin adı olarak anılmaktadır. “Gelibolu Günü” olarak anılması çok daha iyi olurdu.  Avustralya ve Yeni Zelanda kutsal bir anma günü olarak Anzak Günü’nü sürdürsün ama sizler burada, İngiltere’de, bu topraklara gelerek sadece düşmanla değil kutuplardan gelen karlarla, tropik sıcaklıklarla, hastalıklarla, vebayla ve susuzluğun dehşeti ile savaşan tüm askerler için onu “Gelibolu Günü” olarak anmalısınız. Bu fikri destekleyenlerin başında denizaşırı kuvvetlerden kimseler geliyor çünkü yanlış bir isimle ölümsüzleştirilmek istemiyorlar. Helles sahilleri Anzak’taki sahiller kadar kırmızıydı ve Lancashire Çıkarması ve River Clyde, Hell Spit ve Brighton Beach kadar ünlü. Bugün Yeni Zelanda ve Avustralya’da karaya çıkış yapılmasına dair anılar içerisinde törenler yapılıyor, üniversite şapelinde, katedralde ve parlamentoda olay en azından kısmen tekrar anlatılacak. Bizlerin, kolonilerin, Anzak Günü’müzü korumamıza ama aynı zamanda bugünden itibaren daha kapsamlı ve daha tarihi Gelibolu Günü’nün bir parçası olmamıza izin verin.

Ayrıca Kontrol Et

ÇANAKKALE MERKEZ HASTANESİ’NİN BOMBALANMASI

Yayına Hazırlayan: Ömer GÖN Her savaşta olduğu gibi cephede bir tarafın öldürmeye çalışması ve cephe …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.