Alexandria Troas

Yayına Hazırlayan: Yıldız MADEN

Alexandria Troas, III. Aleksandros (Büyük İskender)’un generallerinden Antigonos Monophthalmus tarafından Antigoneia adı ile Troas’da kurulan antik liman şehridir. Antigonos’un ölümünden sonra, III. Aleksandros’un generallerinden olan Lysimakhos şehrin kontrolünü ele geçirmiştir. Şehir daha sonra büyük Makedon liderinin onuruna Alexandria (İskenderiye) olarak adlandırılmıştır. O günlerde İskenderiye adında birçok şehir olduğundan ayrımın yapılması için “Troas” veya “Troad” adı verilmiştir.

Antik kaynaklara göre Alexandria Troas bölgesinde bulunan yerleşim yeri, Helenistik dönemden önce de Sigeia (Sigia) adıyla var olmuştur. Antigonos Monophthalmus sadece çevrede bulunan Gargara, Hamaxitos, Neandria, Kolonai, Larisa, Kebren, ve Skepsis şehirlerinin gelişimine katkıda bulunmuştur.

Zamanla Alexandria Troas, Küçük Asya’nın kuzeybatı kesimindeki en önemli ve zengin şehir konumuna gelmiştir. Şehirde bulunan liman, 12 km’lik bir alana yayılmıştır. Şehri muhteşem gelişimi, Ege kıyısında, Hellespont girişine yakın stratejik bir konumu sayesinde olmuştur. Bu Alexandria Troas’ın doğudan Makedonya’daki Neapolis limanına ve ayrıca Roma’ya giden rotada taşınan malların transit geçişi için uygun bir limana sahip olmasıyla gerçekleşmiştir. Liman, Antik Çağ’daki seyyahların da ilgisini çekmiştir. İçinde bulunan değişik boyutlu sağlam ve kırık sütunları ile dalgakıran ve mendirek kalıntılarıyla günümüzde de ilgi odağı olmayı başarmıştır.

Liman, topografik yapıya uygun olarak gelişen mimarisi ile kendi içerisinde oldukça fazla çeşitliliğe sahiptir. Dalgakıran, mendirekler, kuleler ve birçok yapıya ait kalıntılar, bölgedeki çeşitliliği gözler önüne sermiştir. Şehir için ek gelir kaynakları, Larisa’daki tuzlu su kaynakları, madenler, tarım arazileri ve Apollon Smintheion tapınağından elde edilen gelirlerden oluşmuştur. Şehirde bulunan limanın döneminde büyük bir kitleye hizmet verdiği stratejik konumundan da anlaşılmaktadır. Diğer şehirler gibi kent sikkeleri üzerinde limanın tasvirlerine rastlanmamıştır. Sikkeler bize tarihi bilgiden çok mimari bilgiler vermektedir.

Antik dönem denizcileri tarafından hazırlanmış olan raporları içeren “Periptoi” adlı kayıt defterleri her bölge için denizcilerin ihtiyaç duyduğu temel bilgiler yer almıştır. Fakat verilen bu bilgiler detaylı bir rekonstriksiyon için yeterli olmamıştır. Sadece bazı limanlar hakkında daha detaylı açıklamalar yapan antik dönem yazarlarıyla rastlanılmıştır. Bunların en güzel iki örneği Strabon ve Heredetos’dur. Bu yazarların haricinde bölgede bulunan arkeolojik kalıntılar, bölge hakkında birçok bilgiyi vermiştir.

Kentin yerleşim alanı liman çevresinden doğuya doğru uzanmaktadır. Şehir, İda dağından denize doğru özensiz bir biçimde vadinin bölündüğü bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Kentin etrafı deniz ve kara surları ile çevrilidir. Limanın doğusundan uzanan kara suruna paralel ikinci bir sur duvarı bulunmaktadır. 

Roma döneminde, M.Ö. 188’de Alexandria Troas şehri özgür ve özer bir şehir statüsünü kazanmıştır. Şehrin en büyük refah döneminde 100.000 kişilik bir nüfusa sahip olduğu tahmin edilmektedir. Augustus ve Hadrian da dahil olmak üzere ardışık Roma imparatorları şehrin gelişimine oldukça önemli katkılarda bulunmuştur. Ünlü Roma’lı devlet adamı ve filozof olan Herodes Atticus, M.S. 125 yılında İmparator Hadrian tarafından Asya’nın özgür şehirlerinin valisi konumuna atanmıştır. Bu unvanı elinde tutarken, Alexandria Troas’ın günümüze kadar korunmuş olan su kemerini finanse etmiştir. Herodes Atticus ayrıca yerel bir tiyatro ve hamam inşa ettirmiştir. Kentin önemli yapıları arasında; liman, saray, tiyatro, stadium, gymnasium, dorik mabet, hamam, su kemerleri, agora ve evler olduğunu söyleyebiliriz. Dalyan Köyü’nün olduğu yerleşim yeri şehrin nekrapol sahasında, Roma dönemine ait nekrapol ise şehrin güney doğusunda yer almaktadır.

İmparator Konstantin, Alexandria Troas’ı imparatorluğunun yeni başkenti yapmak niyetinde olsa da daha sonra başkent Konstantinapolis olarak belirlenmiştir. Kentin ne zaman terkedildiği tam olarak bilinmemekle birlikte Konstantinapolis’in artan önemi Alexandria Troas’ın lider konumunu kaybetmesine sebep olmuştur. M.S. 267 yılında, Gotlar Gelibolu’yu yağmalamış ve bu durum şehrin ekonomik durumunu önemli ölçüde etkilemiştir. Bu yağmalama sonrasında şehir ve liman gittikçe önemini yitirmiştir. Lodos ve Poyraz rüzgarlarının estiği açık sahilde, doğal yollarla oluşmuş bir koy olmadığından Helenistik dönemde suni bir liman inşa edilmiştir. Limanın denizle olan bağlantısı zamanla kesilmiş ve büyük bir bölümü kumlarla dolmuştur. Günümüzde ise ortada küçük bir göl kalmıştır.

Alexandria Troas Nymphonu, antik kentin doğusunda bulunan hamam-gymnasian kompleksinin yaklaşık 40 metre güneyinde ve parelelinde, hamamla arasından geçen odeion ve agoranın yanında stadiona kadar uzanan doğu-batı doğrultusunda olduğu düşünülen caddenin üstünde olduğu tahmin edilmektedir. Mimari ve teknik özellikleri ile Roma mimari dönemi ve özelliklerini taşımıştır. Roma monumental nymphonları, öncelik olarak halkın ihtiyaçlarını karşılamak için inşa edilmiştir. Ancak bu ihtiyacın yanı sıra ihtişamlı cephe mimarileriyle kent için süs motifi olurlarken sularının akışı ve şırıltısı psikolojik açıdan insanların rahatlamalarını sağlamıştır. Bu tarz süslü nymphonların cadde bitimlerinde veya köşelerinde, dekoratif duvar olarak, gizlenmek istenen yapıların cephelerinin önlerine inşa edildiği görülmüştür.

14.yüzyılın ilk yarısında Troas şehri, göçebe Türk boylarından Karesi hanedanının kontrolü altına girmiştir. Mevcut Balıkesir, Çanakkale ve Bergama illerini kapsayan, bir bey tarafından yönetilen Karesi Beyliğini kurmuşlardır. 1336’da Karesi Beyliği, Osmanlı hanedanından Orhan Gazi tarafından fethedilmiştir. Böylece Osmanlılar, Çanakkale Boğazı’nın diğer tarafında bulunan Avrupa topraklarının fethi için uygun bir başlangıç noktası elde etmişlerdir. 

Kent’in Antik Çağ’da kara ve deniz yollarının üzerinde olması, Alexandria Troas’ın refahını arttırmıştır. Ancak bu durum şehrin sonunu da getirmiştir. Şehre ulaşmak kolay olduğu için şehri yağmalamak, yıkmak ve inşaat malzemeleri elde etmek zor olmamıştır. Örneğin İstanbul’daki Yeni Valide Camii’ni süsleyen sütunlar Alexandria Troas’dan alınıp Osmanlı’nın başkentine taşınmıştır.

18. yüzyılda Alexandria Troas şehrinin kalıntıları İstanbul’un yapılarında kullanılmıştır. Avrupalı seyyahlar, şehrin tamamen terk edildiğini ve harap olduğunu ifade etmiştir. Şehir daha sonra gezginleri soymak için gizlenen soyguncular tarafından sığınak olarak kullanılmıştır. Bu durum seyyahların gözünden kaçmamış ve eserlerinde yer vermiştir. Yerel çiftçiler ise lahitleri sokak çeşmelerinin sarnıçları olarak kullanılmıştır. Ayrıca granit bloklar, Osmanlı ordusu için güllelere dönüştürülerek kullanılmıştır.

Alexandria Troas’da 1993 yılından itibaren Münster Westphalian Wilhelm Üniversitesi’nden bilim adamlarının yönetiminde arkeolojik araştırmalar devam etmektedir.

Kaynakça

Özdaş, Hakan, Alexandria Troas Antik Kenti Limanı ve Liman Yapıları, (Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi), Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1991.

Öztaner, Sedar Hakan, Alexandria Troas Nymphonu, İdol Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Dergisi, 2002, Sayı:14, ss.6-10.

https://turkisharchaeonews.net/site/alexandria-troas

Ayrıca Kontrol Et

Akhilleus Tümülüsü

Yayına Hazırlayan: Yıldız Maden Bölge, Çanakkale şehrinin Ege kıyısında bulunan Yeniköyü’nün güneyinde yer almaktadır. Daha …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.