Dersaâdet 6.5.331 Times Gazetesi’nin 24.7.[1]915 Tarihli Nüshasından: Gelibolu’da Alman Hilesi Çeviren: Didem İlkem CUMALI Router Telgraf Ajansı’nın Kahire muhâbiri Gelibolu şibh-i cezîresinde fevka’l-‘âde yarârlıklar gösteren 1’inci Essex Alâyı’nın mukaddemâ icrâ ettikleri muhârebelerin ber-vech-i âtî tafsîlâtına dest-res olmuştur. Kirte havâlîsinde İngilizler uzun bir çukurun iki tarafında vâki‘ siperleri işgâl etmekte idiler. Türkler, esnâ-yı leylde ‘azîm kuvvetlerle hattımızı za‘îf noktasından yarmaya ve askerlerini uzun çukurun sağ ve sol cihetlerindeki siperlerden ric‘ata mecbûr etmeye muvaffak oldular. Kuvâ-yı ihtiyâtîden olan Essexler der-hâl bir muhâbere siperinde bulunan Hampshireları geçerek Türklerin zabt ettikleri siperleri istirdâd etmek için emr aldılar. Bu esnâda: -Siz kimsiniz? Sadâları işitildi. Essexler cevâb verdiler: -Essex! Birinci sadâ yine işitildi. -Çok güzel; ileri kayınız Essex. Essex mîr-alâyı ilerledi. Ancak birkaç adım yürümüş idi ki karnından vuruldu ve bir sâ‘at sonra da vefât etti. Mîr-alay ile berâber ilerleyen Binbaşı ()da/de ölüm tehlikesine ma‘rûz kalmıştı. Bunlar halâ on yarda uzağında bulunduklarını bilmiyorlardı. Halbûki: “Geliniz Essex!” sadâları Almanlar tarafından geliyorlardı. Onbaşı (), mîr-alâya mu‘âvenet etmek üzere koştu. Fakat der-hâl öldürüldü. Mîr-alâyın emr-beri de silâhsız olarak yardıma gitti. Lâkin der-hâl vaz‘îyeti anlayarak yüzükoyun yere yattı ve maktûl düşman bir arkadaşının silâhıyla mîr-alâyın başı ucundan bir Türk neferini öldürdü. Ma‘a’l-esef ki tüfenk yalnız bir kurşunla ihtivâ ediyordu. Binâ’en-‘aleyh emr-ber yüzükoyun yere yatarak vurulmuş, görünmeye mecbûr oldu. Ertesi gün çantası kurşunlarla delik deşik olmuştu…[1] Hiç şüphesiz birinci “İleri” emri bizim askerler için verilmişti. Fakat: -Geliniz, Essex! sadâsının çukurda saklı bulunan Alman zâbitinin geldiğine kat‘îyen şekk ve şübhe yoktur. Bi’l-âhare şâyân-ı dikkat bir vak‘a dahâ hadîs oldu: askerlerimiz seddlerin arkasında yatarak ileri harekete intizâr ediyorlardı. Bu esnâda Yüzbaşı Bowen isteniliyordu. Hattâ yüzbaşı kendisi bile isminin zikr edildiğini işitti. Lâkin Mîr-alây (Godfrey-Fausset) ile Binbaşı ()’n mâ-cerâlarını bildiği için hiç aldırmadı. Fakat Alman zâbitinin nasıl olup da yüzbaşının ismine vâkıf oldukları esrâr-engiz bir mes’ele teşkîl etti. Yalnız Binbaşı () vefâtından birâz evvel: “Yüzbaşı Bowen’a kumândânı der-‘uhde etmesini söyleyiniz.” diye bağırmıştı. Şu hâlde pek yakında bulunmaları lâzım gelen Alman zâbitini yüzbaşının ismine bu sûretle vâkıf oldular… Bu esnâda ne yapılabildiğini anlamak için çukurun sol tarafına doğru bir hareket icrâ ettirdi ve anlaşıldı ki Yüzbaşı () diğer bir bölük Essex ile o cihetteki siperleri henüz istirdâd etmişler… Yüzbaşı () ve adamları karanlık içinde geri hareket ederek mîr-alâyınkinden dahâ başka bir istikâmet aldılar, garba doğru çukura yürüdüler, geçtiler ve sol tarafta bulunan Türklere hücûm ederek hepsini temizlediler. Bu muhârebede gösterdiği muvaffakîyet için mûmâ-ileyhe mükâfat olarak (askerî sâlib) nişân-ı i‘tâ edilmiştir. Ertesi gün ‘ale’s-sabâh Yüzbaşı Bowen uzun çukurun sağ cihetinde bulunan Osmanlı Kuvâ-yı Askerîyesi’ne karşı tüfenk ateşi açmak üzere emr aldı. Alây başçavuşu () askeri kumândâ etmek için gönüllü olarak gönderilmesini istid‘â etmiş fakat bu vazîfe mülâzım()a/e tevdî‘ edilmiştir. Askerleriyle büyük bir hevâhiş ile hareket ettirilir ve Türkleri ric‘ata mecbûr eyliyor. En ileri safta koşan başçavuş () maktûl düştü ve mülâzım da ayağından yaralandı. Bu sûretle İngilizlerin vaz‘îyeti tekrâr ta‘yîn etti.[2] [1] BDH- Klasör No: 2824 Dosya No: 88 Fihrist: 10. [2] BDH-Klasör No: 2824 Dosya No: 88 Fihrist: 10/1.